Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Okunmaya değer bir yazı.
Adnan Bey nikahlı karısı Bihter'e tecavüz edecek diye bir söylenti çıkmıştı, yeğeni Behlül ile bakışmalarına hayran hayran bakan arkadaşlar o gün Adnan Bey'e lanet okumak için işlerini iptal etmişti. Sonra haftalarca Adnan Bey'in ne hayvanlığı ne caniliği kaldı. Aynı dizide Behlül yengesine yürürken "buradan büyük aşk çıkar" fikrine sahip olmasaydık ednan bey belki boynuzlanmayacak dizi de muhtemelen 3. Bölüm yayından kalkacaktı. Survivor sadece yapılan oyunlardan ibaret olsaydı, muhtemelen onu da NTV spor yayınlayacak, caaanım dedikoduları kumpasları kaçıracaktık. Tabi doğal olarak raitingler altüst olmayacakı. YouTube'da en çok izlenen videolar arasında Fatmagül'ün tecavüze uğradığı sahne ilk onda geliyor ve çok enteresan yayınlandığı o dönem raitingleri tavan yaptıran erkekler değil, kadınlardı. Evlendirme programlarının atası Semra Kaynanalı olandı. Semra kaynana sümüklü oğlu için ülkenin tüm kızlarını elden geçirmiş, ama kimseyi oğluşuna layık bulamamıştı. Oğlu Ata yüksek doz uyuşturucudan ölünce onu bayrağa sardık, tüm kanallardan canlı yayınlattık. Öyle güzel insanlardık (!) Beyaz Gelincik diye bir dizi vardı, dizide uyuşturucu satan adamı sokakta gören yurdum vatandaşı "yakalayın şu şerefsizi" diyerek az kalsın adamı linç ettirecekti. Doktorlar dizisinde cerrah olarak rol alan şarkıcıdan sıra almaya çalışanları saymıyorum artık. Aynı karakterin başına felç, körlük, kaçırılma, hafıza kaybı, ayrılma, kaynına aşık olma döngüsü her hafta gelmese biz o iğrenç Ankara dizilerine 1500. Bölüm geldiğinde hala mal mal bakmaya devam etmeyecektik. Gerçeklik algımızda toplum olarak sorun var buna kimse itiraz edemez. Öyle olmasa Çakır'ın cenaze namazını kılmaz Polat Alemdar ve Memati'ye üniversitede konferans verdirmezdik. Gerçek ile yalan olanı ayırt etmeye çalışırken çok bocaladığımız oluyor. Çok bocalayınca ani kararlar almamız gerekirken saçmalıyoruz. Sanırım halk olarak toplum içinde aşağıladığımız her şeyden korkunç bir zevk alıyoruz. Durum böyle olmasa algının babası yapılan medya bizim bu zaaflarımızdan yararlanmazdı. Şimdi de gelinler kaynanalarına "yemek yapıyoruz biz ya" adı altında saygısızlık yapıyor en iyi saygısızlık yapana ödül veriliyor her gün. Okulların açılması ile yeni sezon diziler ve programlar da kadınların beğenisine sunulacak. Okullar ile aynı anda piyasaya sürülmeleri bile başlı başına bir yazının mevzusu ancak şu gerçeği artık görmemiz ve karar vermemiz gerekiyor: Güdülmek mi istiyoruz? Bir neslin ihyası bizim ellerimizdeyken, saçma sapan programlara prim veren bizler bunun hesabını vicdanımıza nasıl vereceğiz? Ortalama 50 yıl sonra çürümek üzere 3 metrekarelik bir çukura atılacaksın. “En yakınım” dediğin insanlar dahi, henüz kırkın çıkmadan günlük rutin hayatlarını sürdürmeye devam edecekler. Sensiz yaşayamam diyen kim varsa dizi saati kovalayacak indirim yakalayacak bir süre sonra. Ve sen, ölümünden sonra mezarının başında son repliklerini oynayıp işine gücüne bakacak olan insanların beğenisini toplama, onları memnun etme yahut onlar tarafından dışlanma kaygısına ram edip bütün hayatını elektronik cihazlar ile dört duvar arasına sıkıştırıyorsun. Farkında değilsin ama basit yaşıyorsun. Hayat bu mu? Ağızını yüzünü yamultup story atmak mı? Hayat dizi karakterlerinden ibaret mi gerçekten? Bu kadar sıradan mı? Sahi, sence dış görünüşü için verdiği önemi ve zamanı; aklına, ilmine ve ahlakına vermeyen bu arkadaşlar kendi nesillerinden ne bekliyorlar? Armut dibine düşmesin de komşunun çatısınada mı gezsin diye umut ediyorlar? Ezgi Akgül
··
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.