Gönderi

235 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 35 hours
Nerede masallara sığmayan evrenimiz?..
Yeni nesil 5. Sınıfların dersindeyim. Derse girmeden önce işleyeceğim konuya hazırlık yapıyorum. Güzel bir şiir işleyecektik o gün. Şiiri okuduğum gibi çok etkilenmeye başladım. Şiir resmen beni alıp kendi çocukluğuma götürdü. Şehirde top oynadığımız bütün arsalar yavaş yavaş bina olarak karşımıza çıkıyordu. Her arsaya bir bina dikilmeye başlıyordu. Kaç yıldır meyvelerini yediğimiz ağaçlarımız da birer birer gidiyordu. Ne meyvesini yiyeceğimiz ağacımız ne tırmandığımızda kendimizi “Tarzan” gibi hissedeceğimiz bir ağacımız ne de saatlerce hiç yorulmadan top oynayacağınız bir arsamız kalıyordu. Son bir tane küçük bir bahçemiz ve o bahçenin içinde iki tane ağacımız kalmıştı. Bütün mahalledeki çocuklar o bahçede top oynamak için kavga eder. Sonra gücümüz takatimiz bitince takım takıma kavga ettiğiniz arkadaşlarla top oynardık. Kafam 6 yerden kırıldıysa 4’ü o bahçede top oynamak içindir. Bana çocukluğunu anlat deseler, mahallemizdeki boş arsaları anlatırdım. Çünkü gün gelir o arsalar: “top sahası”, gün gelir “cephe hattı” gün gelir “Formula rallisi” olurdu. Vel hasıl dolu dolu geçen çocukluğumun en büyük anısıydı onlar. Bir sabah uyandığımda her sabah yaptığım ilk iş gibi kendimi arsamıza atacaktım. Fakat orada bir şeyler olduğunu gördüm. Yakından baktığımda elimizde kalan son arsamızın otopark olacağını söylediler. O an dünyam başıma yıkılmıştı. Çünkü bir daha orası bizim olmayacaktı. Aslında arsa otopark olmuştu ama bizim çocukluğumuz ölmüştü. Gerçekten de öyle oldu. O mahallede oynayan son çocuklar bizim neslimiz oldu. Ve bizden sonra hiçbir çocuğu o mahallede görmedim. Aradan yıllar geçtikten sonra tabi ki o meşhur arsamızda bina oldu. Geçen merak edip gidip saymak istedim. Eskiden bu sokakta kaç ağaç vardı diye. Yerlerini hatırladığım kadarıyla saydım. Dile kolay ufak bir sokak ve çevresinde benim çocukluğumdan itibaren 28 ağaç gitmişti. Tabi her ağaç kendiyle beraber bir çocukta götürmüştü. Ve gitmişti masallara sığmayan evrenimiz… Peki okuduğum şiir hangisiydi: “ Kentlerde Yaşayan Çocuklar da Oyun Oynamak İster / Eray Canberk” kentler daralıyor yollar daralıyor kaldırımlar daralıyor daralıyor bahçeler bile, daralıyor masallara sığmayan evrenimiz yüreklerimiz daralıyor gün geçtikçe oynayacak yer bırakın bize önce cadde kenarları sonra kaldırımlar bahçeli apartmanların bahçeleri size ayrıldı sizin otomobillerinizle doldu okulumuzun önü düşlerimizin içi oynayacak yer bırakın bize caddelere şimşek gibi fırlıyorsak haşarılıktan değil yaramazlıktan değil bizim olması gereken yerler bize yasak büyükler söz anlamaz büyükler bencil oynayacak yer bırakın bize hey babalar abiler amcalar yöneticiler bir makina yığınına kurban etmeyin bizi aklınıza gelsin boş arsalarda oynadığınız günler ama şimdi boş arsalar bile otomobil sergileri oynayacak yer bırakın bize... Şiiri okudum sonra ne oldu biliyor musun? Öğrenciler hiçbir şey anlamadı. Açıklamaya çalıştım. Kendi çocukluğumdan örnek verdim. Eski günleri anlattım. Anlatım da anlattım. Tık etmedi. Hayal kırıklığına uğradım. Baya üzüldüm. Bu çocuklarda artık ne masal vardı ne de kendi hayatlarını masal düzeyine getirecek bir arsaları. Anlamadılar… Çünkü bu çocuklar daha önce hiçbir şekilde sokakta oyun oynamadılar zaten. Ve bir neslin böyle çöktüğünü görünce bende orada çöktüm. İlkin “Serbestsiniz, ders bitmiştir.” dedim. Sonra: “Baro!” dedim Youtube işleri nasıl gidiyor? Baran cevap verdi. “Hocam her geçen gün takipçi sayım artıyor. Yakında ünlü bir Youtuber olacağım.” dedi. Bir baktım bütün sınıf şak şak konuşmaya başladı. Artık arsaları hatırlayacak bir nesil bile yoktu. (Bazen de Piisa sınavında sonuncu oluşumuzu burada aramak gerekiyor herhalde.) Gel gelelim kitabımıza “Pal Sokağı Çocukları” 1907 yılında Budapeşte’nin yoksul semtinde yaşayan çocukların muhteşem hayatını ele almış. Ellerinde kalan son oyun yerleri için ellerinden gelen her şeyi yapan çocukların hayatını ele alıyor. Kitabı tüm yetişkin arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Ben iki gündür kitabı bıraktım hala etkisinden çıkamıyorum. Resmen aldı beni çocukluğuma götürdü. Muhtemelen de uzun bir süre etkisinde kalacağım. Yaşadınız çocukluğu tekrar hatırlamak istiyorsanız. Kesininle okuyun derim. Çocukları okutmayı tavsiye etsem mi etmesem mi bilmiyorum. Muhtemelen okuduklarında neden o kadar uğraşmışlar ki “Puncing” oynasaydılar diyecekler… Son olarak kitabı bitirdikten sonra, kitap hayatınıza yepyeni bir arkadaş daha katacak “Erno Nemeçsek” ve onu en az kendi çocuğunuz kadar seveceksiniz. Sevgiyle Kalın…
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201925.1k okunma
·
131 views
Hicret okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş 👏👏şimdiki çocuklar bizim gibi sokaklarda toprakla, çimenle haşır neşir büyümüyor. Şimdiki çocuklar telefonla, tabletle, bilgisayarla dört duvar arasında büyüyor.
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Malesef durum böyle... Ve elimizden hiçbir şey gelmiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.