Gönderi

Biriciğim, Beni bilirsin, lüzumundan fazla şairim. Her hadiseyi kafam yalnız şuurla değil, kalbim hisle de işler, yoğurur, ona en akla hayale gelmez şekiller ve ölçüler verir... Bu benim en büyük kusurum, en buyük meziyetimdir... Ne halt edeyim! Yaradılışım böyle... hele senden ve sevdiklerimden uzak karanlık bir meçhulün içinde olmak bende bu hassayı, bilhassa sana ait olan meselelerde, marazi bir hadde kadar çoğalttı. Şimdi, yüzüm hep kırmızı, gözlerim dolu, senin ve kendi kendimin karşısında utancımdan yerin dibine geçmek istiyorum. Belki kafalarımız çarpıştığı zaman ben galip geliyorum fakat kalplerimiz çarpıştığı zaman daima yenilen benim... Çünkü Allah belasını versin, öyle ipe sapa gelmez, öyle münasebetsiz, öyle ölçüsüz seven bir kalbim var ki, onun deliliklerini idare etmek elimde değil... Bir tek kelime: beni affet sevgili! Hayatımda bu kadar haksız, bu kadar vahşi ve bu kadar deli olduğumu hatırlamıyorum. Burada kendi içimi, bilhassa his ve sevgi âlemimi bütün çıplaklığıyla seyredebildim. Ve anladim ki ben ancak hudutsuz bir sevgi menbaı ile yaşayabilen, münasebetsiz derecede kıskanç, insiyaklarıyla en sevdiği kalbin üstüne atılmakta korkunç ve azaplı bir iştiyak hisseden bu haltı yedikten sonra gecelerce uyuyamayan acayip vahşi hayvanım... Ben o yazdıklarımı ancak sana yazabilirdim. Çünkü, şu kâinat denen nesnenin içinde en cok sevdiğim yürek, üstüne en çok titrediğim insan kalbi senin göğsündekidir. Ve ben işte böyle, büyük ve korkunç bir tezat cehenneminin içinde yanarak, bu en aziz bildiğim kalbin üstüne delice saldırdım... bana acı demiyorum. Yalnız istirabıma hurmet et ve sana ne kadar bağlı olduğumu anla. Sen benim yalnız arkadasim degilsin, sen her seyimdin benim. Ve bu herşeyden bir küçücük zerre eksilse ben bomboş kalırım.
Sayfa 45
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.