Gönderi

İnsanın Yaratılışı
Zeus"tanrıların ve insanlarin babası"dır, ama bu, bütün tanrıların ve insanla­rin ebeveyni olduğu değil de, bu hükümran tanrinın her iki grup açısından ba­balık, kontrol ve koruma işlevi gördüğü, hakem ve aracı olarak evrenin denge­sini temin ettiği anlamına gelir. Geleneksel Yunan anlatımlarinın çoğunda in­sanın oluşumu değil, insanlığın doğuşu vurgulanır. Hesiodos'un her şeyden önce tanrıların soyunu ve Zeus'un dü­zenini yücelten eseri olan Tanrıların Doğuşu'nda gerçek anlamda bir antropogoni, yani ilk insanın doğuşunu anlatan bir mit içermez; ama anlatımın ana teması insanın oluşumu değilse de, insanlar yine de şiirde yer alır ve kosmosun düzenlenmesinde paylarına düşeni alırlar. Evren sahnesinde teker teker ortaya çıkan tanrısal güçlerin ardından insanların soyu oluşur ve insanların kaderine düşen hayat şartları tanımlanır; ilksel Nyks [Gece], ölüm güçlerini (örneğin Thanatos), Yaşlılık (Geras) ve Yorgunluk'u yaratır, Eris de (Anlaşmazlık), acı, şiddet ve karmaşayla bağlantılı meşum kişiler doğurur. Bu soyağacı, teogoni açısından dünyada ölüme şartlan­mış, çürümeye mahkum ve her tür kötülüğe tabi olan bir yaşam şeklinin ortaya çıkışını anlatır. Tanrıların Doğuşu'nda insanların içinde bulunduğu durum, başkahraman­lari yine tanrılar olan uzun bir sürecin sonucu olarak anlatılır: İlk sahne Mekone'de (Sikyon şehrinin eski adı), insanlarla tanrıların hala birlikte yemek yediği bir dönemde yer alır; bir öküzü bölüştürmesi istenen, Titanların soyundan Prometheus, ölümlülerin lehine olmak üzere Zeus'u kandırmaya çalışır, ama bu aldatmaca kötü biter. Kronos gibi ankylometes, yani "kıvrak zeka sahibi" olan Prometheus'un adaletsiz paylaşımı, metieta olan, Paylaşım yani metisi oluşturan kurnaz ve tedbirli zekaya en üst mertebede sahip olan Zeus'un dikkatinden kaçmaz ve Zeus kasti olarak yağın altında gizlenen beyaz kemikleri seçerek eti, yani hayvanın yenilen kısmını ölümlülere bırakır (Tanrıların Doğuşu, 535-557). İnsanlarla tanrıların aynı masada yemek yeme adetine son veren bu payla­şım sonucunda insanlarla tanrıların doğaları açısından zıtlıkları ve gelecekte­ki ilişkileri de belirlenir: Hayatta kalmak için beslenmeye mahkum olan ölüm­lülere hayvanın çürüyen kısımlan düşerken, ölümsüz tanrılara maddi olmayan kısmı, yani üzerinde adakların yakıldığı sunaklardan yükselen duman düşer. İnsanların tanrıları onurlandırması bir yandan ölümsüzlerle ölümlüler arasın­da doğa ve statü açısından söz konusu olan temel farklılıkları teyit ederken di­ ğer yandan ritüeller aracılığıyla iletişim kurmaları için gerekli şartlan yaratır .
··
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.