Gönderi

Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Kâtip, "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri, "Donuyok," diye tekrarladı. Kâtibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..."
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.