Gönderi

Mustafa Kemal Paşa ile söyleşi
"Soracağınız sorular bitti mi?" "Bitti Paşam." "Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasil kavuşturulur? diye bir soru sormanızı beklerdim." "Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasın en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım" "Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla." "Zatialinizi dinliyorum Paşa hazretleri" "Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün herhangi bir teşkilatçı Anadolu'ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir." Heyecanlanmıştım. Birinci Dünya Savaşı sürecinde gücümzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak halleri yoktu. "Nasıl olur Paşam!" diye yerimden fırladım. Paşa sakindi. "Aklınızdan geçenleri tahmin ediyorum" dedi; "Doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de içyüzleri var." "Nasil Paşam?" "Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki, savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi eski rekabet bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya'nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu'da başlayacak bir milli direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır." "Paşam, milli direniş, güzel. Ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla Maalesef Paşam, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız." "Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teskilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur." Mustafa Kemal'e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar "Anlat" diyorlardı, "neler söyledi?" Anlattım: "Su sıralar Anadolu'ya geçilir, orada teşkilat kurulur, bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar: Bu deli değil, zırdeliymiş." O günlerde, şartlar içinde istiklal Mücadelesine atılıp Türkiye'yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen TEK ADAM oydu; TEK ADAM.
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.