Baba ve Piç romanı hakkında bir şey bilmeden tesadüfen konusuna bakıpta aldığım ve okuduğum ilk Elif Şafak romanı.
Kitap 18 bölümden oluşuyor ve yazarın her bölümü aşure malzemelerinden seçmesi ilginçti. Üslupta dikkatimi çeken iki şey oldu; biri "günbegün,anbean,yılbeyıl" kelime grubu ve diğeri kurallı birleşik fiiller.Çokça kullanmış diğer kitaplarında da öyle mi bilemiyorum okumadığımdan. Betimlemeleri, akıcılığı oldukça iyiydi.
Konu bakımından kitap çıktığı zamanlarda oldukça gündeme oturmuş ve eleştirilmiş. Açıkçası ben değerlendirmelere katılmıyorum. Yazar Ermeni ve Türk ailelerini farklı bakış açılarından ele almış. Ermenilerin geçmişe saplantılarını, bizleri nasıl gördüklerini, bize yönelik olumsuz düşüncelerini , nefretlerini "Çakmaçıyan" ailesiyle dile getirmiş. Türk ailesi "Kazancı"lar ise cins tiplerden seçilmiş olsa da (sadece teyzeleri abartılı buldum) geçmişe saplanıp kalmamış, aksine daha iyi yansıtılmış. Her iki aile de ne kadar farklı olsalar da "Asya Kazancı" ve "Armanuş Çakmakçıyan"ın yetiştirilme tarzının ve aile yapısının benzediği bir gerçek. İki aile arasındaki bağ kitabın sonunda şaşırtıcı bir şekilde bağlanmış.
"Bazen bilmemek bilmekten daha iyidir " düşüncesi vurgulanıyor.
Kitabı okurken aklımdaki sürekli düşünce, farklı kültürden ailelerin oluşturduğu eski İstanbul semtlerinde(ya da güzel ülkemin başka şehri de olabilir) doğup yaşamanın nasıl olduğuydu.Günümüzde farklılıklar artık saygı görmüyor sanki herkes aynı şekilde düşünmek ve yaşamak zorundaymış gibi.