Gönderi

180 syf.
·
Puan vermedi
Deliliğe Övgü
Şununla başlamak istiyorum: Kitabı okuyanların yüzde doksanının bu kitabın çoğunu anlamadığına eminim. Neden mi? Çünkü Türkiye'de ne kadar entelektüel bilgi birikimin olursa olsun genelde o bilgiler burada çok detay verilerek işlenen Hristiyanlık ve yunan mitolojisini içermiyor, içeriyorsa bile bu kitapta yazılanları anlayacak kadar değil. Bu kitabı okumayı düşünen sen de büyük ihtimal bu büyük yüzdeye dahil olacaksın peki bu bir sorun mu? Ben de bu anlamayanlar kümesindeyim ama kitabın çoğunu anlayamasam bile bana birçok bilgi, araştırılacak ve sorgulacak konular bıraktı. Bundan başka ne istenir ki zaten bir kitaptan, o yüzden okuyun derim ama kolay bir kitap olmadığını da söyleyeyim. Genel hislerim bu şekilde. Daha önce pek çok kişinin yazdığı gibi kitabın konusu deliliğe övgüden ziyade ahmaklığa övgü. Başlıkta niye böyle çevrilmiş bilemiyorum. Kitabın 1 hafta gibi bir sürede yazıldığı da belirtilmiş, ben kitabı okurken bazı tutarsızlıklar buldum ve onu buna yordum. Ama yazar doğrunun ne olduğundan emin değildi ve farklı açıları bize göstermek istedi derseniz haklı olmanız olasıdır. Cevap hangisi siz okuyunca karar verirsiniz. Kafamda kitabı iki bölüme ayırdım okurken ilk bölüm yani 1 ve 80.sayfa arası felsefi bir şekilde ahmaklığı yüceltmek, ikinci bölümse -ki bence bu kitabın yazılma amacı- 80.sayfadan itibaren başlayan bilumum papa, kardinal ve rahibe sağlam bir tokat çakmak için yazılmış. Bu bölümleri sürprizbozan olmadan kısaca anlatırsam: İlk bölümde aslında ahmaklığın ne kadar büyük bir lütuf olduğundan bahsediyor yazar. Ahmakça davranışlar yapmasak nasıl dost edinebiliriz? İki bilgenin arkadaş olması mümkün müdür? veya kendini beğenmek budalalıktır fakat bir sanatçı budala değilse yani kendini beğenmiyorsa nasıl ortaya iyi eser koyabilir? Aptallık olmasa nasıl güzel sanat eserleri ve müziğe sahip olurduk? Minvalinde sorular soruyor ve sizi düşündürtüyor. İkinci bölümde ise -gene kısaca özetlersek- döneminin alimlerinin yaptığı saçmalıklar anlatılıyor. Bu bölümde Türk okurların Erasmus'u anlaması bir nebze kolay olacak çünkü onların Avrupa'da 500 yıl önce yaşadığı olayları Türkiye'de biz hala yaşıyoruz. Rahiplerin sırf İsa'nın ismini analiz ederek dini literatüre geçme çabaları, cübbenin uzunluğu şu olmalıdır tartışmaları ve papanın bile İsa'nın öğretisini ona inanmayanlarla savaşmaktan ibaret sanması gibi yanlış anlamaları eleştirmiş. Biz bunu şu an bile yapamazken 1500 yılında bu dindarlara aptal olduklarını söylemesiyle gerçekten büyük bir insan olduğunu kanıtlamış. Hayat hikayesine bakınca neden katolik kilisede kalmaya devam ediyor diye soruyor insan kendine. Son bir alıntı: bilgenin yüreği hüznün, ahmağın yüreği neşenin olduğu yerdedir.
Deliliğe Övgü
Deliliğe Övgü
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Öteki Yayınları · 201611,8bin okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.