Gönderi
Darwin yok, evrim yalan (!)
Jack London, ben de yeri her daim ayrı olan yazarlardan biri.Jack London ile tanışmam en çok okunan ve bilinen kitabı Beyaz Diş ile değil, Martin Eden olmuş ve kitaptan çok etkilenmiştim. Öyle ki üzerinden birkaç yıl geçmesine karşın kitabın etkisi hâlâ dimağımda taptazedir. Hatta Martin Eden okuduğum en iyi on kitap arasına yer aldığını da söyleyebilirim.
Jack London, Ademden Önce’de ise okuru kendisinin çok iyi bildiği Kuzey Amerika topraklarının vahşi doğasından insanın insan olma yolunda emeklediği çağlardaki Afrika savanlarına götürüyor.
Jack London farkı teknikler kullanmayı seven bir yazar. Bu sefer, günümüzde yaşayan bir insanın çocukluğundan beri gördüğü rüyalarında, insanın insan olmadığı çağlarda hayatta kalma mücadelesi vermiş bir atasının yaşadıklarını kendi gözünden görüp anlattığı bir anlatım tekniğini kullanarak yazmış. Ben kitabı öncesinden kalma akıcı bir dille ve güçlü betimlemelerle yazılmış bir anı defterine benzettim.. Tabii Jack London bu kurguyu oluştururken yazdığı yeni yeni gelişen Charles Darwin’in ‘Evrim Teorisi’ni köken alarak yapılandırıyor. Kitapta aktarılan çağda üç farklı insanın türü bir arada ve birbirleriyle mücadele içinde yaşıyor. İlki kitaptaki anlatıcının dahil olduğu tür. Henüz ağaçlardan tam anlamıyla kopmasalar da artık bu türden kimi bireylerin mağarada yaşamaya başladığı ve nispeten dik yürüyebilen bir insansı türü. (Australopithecus Afarensis) İkincisi ise anlatıcının tabiri ile Ateş İnsanları denen bir tür. Adından da anlaşılacağı üzere bu tür, ateşi kullanabilmeyi öğrenmiş. Dahası konuşuyor ve dik yürüyebiliyor. (Homo Erectus) Son olarak ise bu iki türden daha ilkel özelliklere sahip bir tür. Sürekli ağaçlarda yaşayan, ayaktan çok ele benzeyen bir forma sahip arka uzuvlara sahip Ağaç İnsanları. (Ardipithecus)
Jack London'ın kurguladığı bu üç tür salt hayal gücünden ibaret değil. Her biri şu an bilim dünyasınca kabul gören fosil kayıtlarında ve antropolojik çalışmalarda karşılığı olan insansı türleri. Evet, gerçekte Jack London’ın yanıldığı bir konu var. Kitaptaki gibi bu üç türün hiçbiri aynı zamanlarda yaşamadılar. Ancak Jack London'nın bu kitabı yazdığı 1907 yılında, ne fosil buluntularının yeterli olduğunu ne de evrim teorisi günümüzde olduğu kadar dallanıp budaklanmadığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu kitabın böyle gerçek bilimsel bulgulara dayanmasını tek nedeni Jack London’ın olağanüstü araştırmacı ve meraklı kişiliği. yaşadığı dönemde insanın evrimsel süreci ile ilgili tüm bilimsel çalışmaları dikkatle takip edip incelediği için Ademdem Önce’yi çok da tutarsız olmayan bir roman olarak yazabildi. Benim gözümde kitabı daha ilgi çekici yapan ve değerini yüksekten de işte bu durum.
Evet biliyorum, evrim günümüzde hâlâ çok tartışılan, tüm önyargıları üzerine çeken bir konu. Ne yazık ki bu durum kimilerince öyle bir topa tutuldu ki, adeta bir tabu haline bile dönüştü. Gerçi Yuval Noah Harari’in Sapiens kitabı ülkemizde çok satması bu önyargıların kırılmaya başlandığını gösteren iyi bir işaret. Yine de bu önyargılar öyle ya da böyle devam ediyor ben bu önyargıların Ademden Önce’yi okumak için bir engel teşkil etmediğini düşünüyorum. Hatta evrimi araştırmak ve anlamaya başlamak için biçilmiş kaftan. Özellikle gençler ve bilime merak saranlar için.
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.