Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

380 syf.
9/10 puan verdi
Like I'm Gonna Lose You
Seveceğimden emin olduğum için kitap bulamadığım bir zamanda okurum diyerek ertelediğim bir kitaptı. Giriş çok güzeldi, zaten girişin basit ve kendine çeken tarzda olması beni hep rahatlatmıştır. Güzel ve yormayacak bir kitap okuyacağım hissine kapılırım. Flint Hopkins, doğum gününde alkollüyken arabayı sürmekte ısrar ediyor ve kaza yapıyor. O kazada eşi Heidi ölüyor. Oğlu Harrison'la tek başına kalıyor. Kendini suçluyor. Suçluluk onu yiyip bitiriyor. 10 yıl sonrasıyla devam ediyor kitap. Flint bir avukat, üstündeki daireyi kiraya veriyor. Kiracı da Ellen. Müzik terapisti. Aynı zamanda hastanede de çalışıyor ama hemşire miydi yoksa başka bir işi mi vardı onu hatırlamıyorum fkgj. Ellen daireye yerleşip hastalarını kabul etmeye başlayınca, Flint çok gürültü çıkardığının farkına varıyor ve Ellen'dan daireyi boşaltmasını istiyor. Aralarında da bir çekim var, bu çekim böyle ilerleyip gerçek anlamda aşka dönüştüğünde bile Flint Ellen'ın dairede kalmasına izin vermiyor. Buralarda çok sıkıldım. Sürekli bu çıkarılma olayının gündemde olması falan bir yerden sonra sıkmıştı. Sonra Ellen'ın babası hastalandı ve Ellen kilometrelerce uzaktan geldiği evine geri dönmek zorunda kaldı. Babasının iyileşme süreci çok uzun süreceği için de daireden çıktı. Hastaneden çıktı. Flint ve Harrison'ı bıraktı. Herkes üzgündü ama ben mutlu... Mesafeler hep iyi gelir bana kitaplarda. İlişkinin yerini, hangi seviyede olduğunu fark ettirir. Öyle de oldu. İşte bu ayrılık kısmında kitap benim için canlanmaya başladı. Harrison Ellen'la görüntülü konuşuyordu. Flint sus pus dflkgj. Çok hoştu cidden. Böyle içi içini yiyiyordu. Gelmesini istiyordu Ellen'ın ama çok zor işti. İçinden çıkamayacağını falan düşünüyordu. Sonra da işte bir kapı açıldı. Yapılmayacak gibi görünen her şeyi yaptı Flint. Her şeyi yanına taşıttı. Ellen'ı, babasını, evlerini... Kral hareketti. Unutacağımı sanmıyorum. Ellen'la birlikte olmak istemeyiş nedeni vardı bir de. Birlikte nasıl olacaklar diye kafa patlatıyordu Flint sürekli. Harrison, annesinin babası (Flint) yüzünden öldüğünü bilmiyordu. Otizmli bir çocuktu ve Flint korkuyordu. 18 yaşına kadar beklemek istiyordu. Benden nefret edişini izleyemem diyordu. İşin içine böyle bir duygusallığın girmesi de ayrı hoştu. En sonunda o ağzı açık bırakan haberden sonra güzel haber geldi. Flint içine kapandı. Harrison'a ne diyeceğini falan bilemiyordu. O güzel habere sevinememişti bile. Buralar o kadar duygusaldı ki. Geceleri gelip camdan onları izlemesi... Adam ya. Adam. Ben ne diyim. Lafın kısası... Hastaneden çıkıp arabaya bindiklerinde Flint'in "Bütün hayatım bu arabanın içinde." demesi de kalbe saplanan bir oktur. tşk.
Look the Part
Look the PartJewel E. Ann · Jewel E. Ann · 2018253 okunma
·
333 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.