Gönderi

..Vilayet lokantası var ya, vilayet binasının tam karşısında, yıkılmadan önce yanındaki yapı İzzettin Han idi. Şimdi oradan yol geçiyor .... {Aynı, M. Uykusuz'la söyleşisinden} İlk sayıda Markopaşa başlığıyla gazetenin çıkış haberi ile amacı verilirken mizah anlayışı da açıkça sergilenmişti: "... Bir mevsimi baharına geldik ki alemin, bülbül dertli, havuz dertli, gülistan dertli, Kimden derdimize derman dilesek, o bizden daha dertli çıkıyor. Bununla beraber derdini söylemeyen derman bulamazmış. Dertler de öyle başımızdan aşkın ki "Marko Paşa" dan gayrı dinleyecek kimsemiz kalmadı. Haftalık siyasi mizah gazetesi olarak sunduğumuz " Marko Paşa"da okuyucularımız alışılmış olandan ayrı bir mizah bulacaklardır. Maksadımız, sadece gülmek için gülmek değildir. Gülerek düşünmek ve faydalı olmaktır. "Marko Paşa" bu dileğini en mükemmel şekilde yaptığına kani değildir. Fakat her hafta daha güzel ve mükemmel olmaya gayret edecektir. Markopaşa'yı çıkaranlar ileride başlarına gelecekleri görerek bunu daha ilk sayıda okuyucuya ustaca sezdirmişlerdi. Birinci sayfada "Şakalar" köşesindeki "Hakkınızı Helal Edin Dostlar!" başlığı ile verilen yazıda dostlarla, komşularla, babayla, oğulla, eşle helalleştikten sonra ilerisinde nedeni şöyle açıklanmaktadır: -Sefere mi çıkıyorum böyle? -Hayır. -Savaşa mı böyle gidişim? -Hayır. -Azrail mi bekliyor başucumda? -Hayır. -İntihara mı karar verdim yoksa? -Hayır. -Ya ne? -"Markopaşa" nam bir ceride [gazete] çıkarmış ... Bir fıkracık istediler Abdi acizden. Evvel Allah sonra Matbuat kanununa sığındım. Ne olur ne olmaz? Dostlar, komşular ve hanem halkı! Şişede de durduğu gibi durmaz kafir; cepte durduğu gibi durmaz kalem. Helal edin hakkınızı, sayei kanunu matbuatta fıkra yazmaya gidiyorum.
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.