Dünya kurulalı beri, insanoğlu bir taraftan yaşam mücadelesi verirken bir yandan da hak ve adalet arayışını sürdürmüştür. Bir diğer mücadele konusu da; olaylar karşısında gerçeği öğrenme ve insan ilişkilerindeki gizli yönü ortaya çıkarabilmektir. Prens Mişkin hastalıklı bir"Budala" mı yoksa hastalığı sebebiyle de olsa, içtenlikle davranışlar sergileyerek, romanda "Saf ve temiz İnsan " karakterini temsil eden biri mi ? Aslında bu soru tarzı, romandaki bir çok kişilik için sorulmaya çalışılmaktadır... Serseri bir hayat süren ama her şeyi göze alarak karşılığı olmasa da tutkuyla seven Rogojin tiplemesi, Toplumsal saygınlığın zirvesinde, mükemmel bir aile görüntüsü sergileyen ve üç kız babası Generalin, karakter yoksunu ve ahlak kurallarınca kabul edilemeyecek beklenti ve ilişkileri. Bir kadının, gerçekte yaşadıkları ve toplum gözündeki aşağılayıcı durumu, buna karşın içinde var olan temiz ve duygu dolu atmosfer vb Daha bir çok roman kahramanını en detaylı şekilde tasvir ederken; ekonomik ve sosyal statü farklılıkları olan kişiliklerin çoğu zaman toplumun ona biçtiği rol ve tanımladığı karakter kalıplarının dışına çıkarak hiç beklenmedik bir kişilik ortaya koyabilecegini anlatmaktadır. İnsanlara ön yargılarla yaklaşımın, çıkarcı veya sınıfsal ilişkilerin ve beklentilerin iflasını göstermek istercesine çabalar yazar... İnsan davranışlarında, dışarıdan görülenin yanıltıcı olabildiğini, niyet ve amaçların ne derece titiz bir gizlilikle senaryolaştırılıp sahneye konulabildiğini, romanın son sayfasına kadar okumaktayiz. Toplumsal ilişkilerdeki sürtüşme ve tutarsızlığın, maddi çıkar temelindeki şekil şekil yansımasını da ilk sayfadan itibaren roman içindeki ilişkilerin gelişimini okuyarak görmekteyiz. Toplumların hak ve adalet arayışında; ortaya konulan hukukî boyutun yeterli olmadığını, bazen hukuken hak olarak talep edilemeyecek bir durumun insan vicdanı açısından nasıl bir hak olarak ortaya çıkabildigini, romanın sonuna doğru tam bir felsefi ve siyasi diyalog olarak okumaktayiz. Adalet insan vicdanını tatmin etmedikçe, hukuk toplumdaki görevini yerine getirmiş sayılmaz diyebileceğimiz bir sonuca bizi götüren bu romanı okurken öncelikle epey sıkıcı bir şekilde sayfaları çevirip kitabı tamamlamaya çalıştım. Ama son 100 sayfa ile hem romanın vermek istediği mesaj net olarak hikayeleşmekte hem de roman karakterlerindeki o sıkıcı ve detaylı tasvirlerin amacı ile mesaj arasındaki bağ tam olarak kurulabilmektedir... Biraz sıkıcı da olsa, günümüz modern toplumunda dahi, ilişkilerdeki samimiyetsiz ve sınıf / çıkar temeline dayanan durumu sergileyen ve geçerliliğini koruyan bir konu içermesi bakımından okunmaya değer...

Budala 1. CiltFyodor Dostoyevski · İskele Yayıncılık · 200525.1k okunma

·

41 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hayata 1 Yorum