Gönderi

248 syf.
·
Not rated
Yarım olmak ya da yarım kalmak... ikisinin de sonunda hep bir eksiklik var. Zaten "yarım" kelimesinin kullanıldığı her ifade, her cümle bir noksanlığı belirtiyor. Aslında her insan yarım doğar ve bu, hayat denen tek yönlü otobüs yolculuğunun sonunda diğer yarısını bulur bazıları; bazen de bulamaz diğerleri. Her insana nasip olmaz zaten diğer yarısını bulmak. Bulamayanlar mı? Onlarsa tıpkı dizleri yırtılan kot pantolonlarına rengarenk bez parçalarından yama yapar gibi diğer parçalarını, noksanlıklarını tamamlamak için yeni insanlarla ama kendilerine hiç benzemeyen insanlarla tanışırlar ve kendilerini tamamlamaya çalışırlar. Tabii ki sonuçta harcanan emekler nafile olur. Sana benzemeyen, seni tamamlamayan birine "gel eksik parçamı tamamla, yaralarımı sar." diyebilir misin? Bu biraz da bencillik olmaz mı? Kitapta bahsedilen Anekserosa kadar şanslı olamıyoruz maalesef. Çünkü Aneksorasa'nın dört ayağı, dört kolu, iki kafası, iki yüreği ve iki ruhu vardır. Yani bir nevi "tam"dır Anekserosa. Kimseye ihtiyacı yoktur çünkü yarım bir tarafı yoktur. Onun için "şanslı" ifadesini kullandım. Evet, öyle gerçekten de. Dünyada da, yarım olan insanların diğer yarısını bulması; tıpkı Anekserosa gibi tamamlanması da şanstır. Zaten dediğim gibi bu da her insana nasip olmuyor. Eğer ayrı dünyaların insanıysanız yaralarınızı iyileştirmesi için karşındaki kişiyi merhem ya da yara bandı olarak kullanmanın bir anlamı yok. Ben incelemeyi yaparken hep yarım olup diğer yarıyı bulmaktan bahsettim ama kitapta bir ilişkiye başlayan ve bir şekilde son bulup yarım kalan ilişkilerin sonucunda insanların çektiği üzüntülerden bahsedilmiş.
Yarım Kalan
Yarım KalanErtürk Akşun · Destek Yayınları · 2014101 okunma
·
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.