Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
79 günde okudu
Yaşamımızın değerini, dün bizim dışımızda yapılmış olanlara mı bağlıyoruz, yoksa emin olmadığımız yarın için yapabileceğimiz şeylere göre mi ölçüyoruz? Bugün ölmüş bulunanlar, ellerindeki fırsatı kaçırmıştır. Yarın yaşayacak olanların ne yapabileceği onlara ait bir iştir. Değişik bir deyişle biz, ne bizden önceki insanların ettiklerinden sorumluyuz, ne de yarınkilerin yapıp edeceklerinden. Biz, sadece kendimizden ve kendi zamanımızdan sorumluyuz. Şu gün, şu saatte bu fırsat bizim elimize verilmiştir. Ne var ki, çoğu kez elimizdeki "fırsat"ın farkında değilmişiz gibi davranıyoruz. Elimizdeki fırsatı ne zaman olsa kullanabiliriz sanıyoruz. Oysa bizimle aynı tecrübeyi yaşamış olanlar, nefeslerimizin sayılı olduğunu söylüyor. Bizse, hep yaşayacağımız vehmiyle şu anda yapabileceklerimizi, hep sonraya erteleyip duruyoruz. İçimizde, sürekli yaşayacakmışız gibi bir duyguya sahip oluşumuz, kuşkusuz, Allah'ın bir lütfudur. Yoksa yaşadığımızın tadını almazdık. Yoksa içimizden bir şeyler yapma isteği gelmezdi. Belki hayata karşı kötürümleşirdik. Ancak sürekli yaşayacağımız duygusu bizi kandırmamalıdır. Bütün nefslerin ölümü tadacağı muhakkaktır. Fakat biz, hep başkalarının ölümüne tanık olduğumuzdan, hep başkalarının cenaze namazında bulunduğumuzdan bu tecrübeyi sürgit başkaları geçirecek sanıyoruz. Aramızdan kimse kendi cenaze namazına tanık olmadı. Fakat böyle olması bizi kandırmalı mı? İmam Gazali söylüyordu: 'Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa.'
Müslümanca Yaşamak
Müslümanca YaşamakRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 20194,918 okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.