"Ruhumuzun ta derinine işleyen tablolar, 'tablo seyretmeye' gittiğimiz
müzedekiler olmayabilir de, belki hayatın bizi çok daha farklı kaygılarla sürüklediği bir odadaki önemsiz bir resim olur. Konserdeki müziğe dikkat etmeyebiliriz de, sokakta, kendi düşüncelerimize dalmış giderken bir ama çalgıcıdan işittiğimiz notalar gelip ruhumuzun bam telini titretir. "Sanat bir zorunluk değildir, keyifli bir kapristir: Sanat eserinin
dışında hiçbir gereklilik yoktur ki bizi ona yöneltsin, zorlasın(. .. ) Madem sanat dışsal bir gerçeğe yaslanarak yaşayamıyor, o halde varlığını kendi kendisine dayanarak haklı göstermek zorundadır.