Gönderi

109 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 31 hours
Bakmak ve Görmek
Hayatın birbirinden farklı, ufka açılan rengarenk kapıları vardır.Beynin doğasına, aklın sınırlarına uygun olan bu kapılar olabildiğince çoktur. Basiret dediğimiz anahtar ile mağaramızdan dışarıya, yeni bir dünyaya açılır bu kapıların her biri... Bir kez açıldı mı, önüne yeni bir yol serildi mi, nesnelerin yeni anlamları karşılar insanı; dile gelir canlı cansız herşey. Bazen, kendine sorduğu sorulara cevap olur, bazen de verdiği cevaplara soru... İnsanın anlam arayışı olan bu süreçte, öğrendiği her birşey, insana "hayret" olarak geri döner. Tıpkı
Rollo May
Rollo May
'ın "Hayret, hayatın genişlemesidir." dediği gibi; ilerledikçe genişler o yollar. Ve yürüme şevki arttıkça artar. Mağaradaki dünyasının tam tersine, efor sarf ettikçe dinlendir,o kapıötesinde insan.. Rengarenk vadilerde inzivaya çekilmiş bir
Ayşe Şasa
Ayşe Şasa
ile şahit oluyoruz:
Delilik Ülkesinden Notlar
Delilik Ülkesinden Notlar
kitabında bize şöyle sesleniyor: Kendi kendime, “Buraya nasıl geldim?" diyorum. Ve hatırlıyorum: “Gaflet çölü’nü geçtim, Hidayet Vadisi’ni yürüdüm. Tevhid Dağı'nı tırmandım ve bir dönemeçte buraya, Hayret Yaylası’na vasıl oldum" diyorum. Ardımda elli yıllık bir yürüyüş bırakıyorum... Kardelenlerden, yaseminlerden, masmavi göl sularından_ sularda yankılanan dağ görüntülerinden oluşan cenneti temaşa ederken mırıldanıyorum: “Gir ümmetime, gir cennetime...” Ve yine mırıldanıyorum: “Rabb'im hayretimi arttır!" İşte burada, Hayret Yaylası'nda bir meşverete hazırlananların arasındayım... Buzullar, yüzyıllık soğuk eriyor... Kardelen tomurcukları güneşe gülümsüyor... yaseminler fısıldaşıyor. “Rabb'im, hayretimi arttır!” Yaseminli adanın, kardelenli yaylanın muhteşem görüntüsünden, bir kez daha geriye, Gaflet Çölü'nün bedbaht hatıralarına dönüyorum ki, hayretim artsın. “Ben buraya nasıl geldim?” diyorum, hayretim artıyor. Arttıkça artıyor. Artıyor. daha artıyor, daha da artıyor... Vahşi çölün şiddet dolu kum fırtınaları, o süfî âlemin haşerelerinden, kan içicilerinden oluşan çöl sakinleri: Akrepler, çiyanlar, sırtlanlar, akbabalar, leş kargaları. Kuraklığın, susuzluğun, dehşet dolu anıları. Yoksunluğun binbir acısı ve acıların doruğunda, hayretsizlik... Duyguları küntleştiren, kalbi buzlaştıran, tahayyülatı öldüren hayretsizlik... “Ben bunu biliyordum", “Ben bunu tanıyordum”, “Bunda yeni bir şey yok" hayretsizliği. Hayretsizliğin uzun, sancılı, işkenceli öldürücülüğü. Sürünen ceset. hasta nef'ıs, yakıcı hiçlik. Hiç bitmeyecek sanılan kör yolculuk. beyindeki çılgın uğultu, kahredici hezeyanlar. yürekte eksilmeyen korku, yokedici keder, yıkıcı karamsarlık... İşte böyle bir vadide İsmet Özel, Dünya'ya 'Muslumanca' bakarak, Batı, teknoloji, medeniyet gibi bir çok konuya değinip rengarenk bir alemi görmemizi beraberinde etkilere acilmamizi sağlıyor. "Müslümanca tavrı bünyemize tamamen hakim olabilmesi için müslüman kafa yapısına herhangi bir müslümanın tek başına talip olması ve zihnini bu yönde biçimlendirmesi yetmez. Çünkü İslâmi tavrın içinde olmak bir zihin aydınlanmasının ve ferd plânında kalan bir kabuller silsilesinin içinde bulunmaktan ibaret değildir. O, aynı zamanda müslümana has fiillerin de ortaya konulmasıyla bütünleşen bir anlayış ve anlatış, bir biliş-yapış'tır. İslâmi tavrın içinde olmak için hem zihni sarahate, hem de davranış kesinliğine sahip olmak gereklidir. Bunlardan biri, diğeri lehine feda edilemez. Esasen müslümanın zihni berraklığı elde edebilmek için, davranışlarını müslümanca ayarlaması, müslümanca davranabilmek için de zihnine berraklık kazandırması zorunludur. Müslümanca yaşamanın gerçek tecrübesine yabancı olanlar için bu münasebet tuhaf görünebilir, hatta inanmak için yapmak, yapmak için inanmak gerekir diye ifade edebileceğimiz süreç bazılarına fasit daire izlenimi verebilir. Ama gerçek budur ve bunun dışında bir sahici yaşama biçimi yoktur. (Syf 71) Ve SAMİMİYET ile esas mümin olacağımızı şu dizeleri ile iletiyor bize tekrar: Müslümanca tavırlarını diğer mü'minlerin gözüne görünsün diye yürüten insanlar inancın ve İhlasın semeresini peşin peşin toplama hevesindedirler. Onlar için ihlâs meta haline gelmiş yani ihlâs olmaktan çıkmıştır.(syf 82) Samimi niyetini eserine nakış nakış işlemiş yazar yine. Mutlaka okunmalı, keyifli okumalar..
Bakanlar ve Görenler
Bakanlar ve Görenlerİsmet Özel · Çıdam Yayınları · 1991644 okunma
··
179 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.