Gönderi

Güç için doğmuş şahıslar
Eşref’in geç dönem Osmanlı dünyasıyla ilk etkileşimleri İstanbul’da gerçekleşmiştir. Ege bölgesinde elde ettiği arazi ve nüfuz sayesinde daha sonra zaman zaman “İzmirli Eşref” olarak anılacaksa da kendini daha çok, doğduğu semtle özdeşleştirdiği açıktır. Kendisinden dört yaş küçük olan kardeşi Selim Sami hakkında yazarken onu, muhtemelen kendisini betimleyecek olsaydı da yapacağı gibi, “Selim Sami İstanbullu ve Beşiktaşlıydı,” diye tanımlamıştır. İki kardeş benzer bir eğitim sürecinden geçmişlerdir. Bu yolculukları, mahalle mektebi veya Kur’an kursunda başlamış, fakat bir mahalle hocası tarafından verilen özel derslerle takviye edilmişti. İki kardeş, bu dinî eğitimin ardından, öncesinde sivil ve daha sonrasında da askerî okullar olmak üzere Osmanlı Devleti’nin eğitim kurumlarına dâhil olmuşlardır. Hem ibtidaiyi hem de rüşdiyeyi tahttaki sultanın adının verildiği Hamidiye isimli mahallî devlet okulunda tamamlamalarının ardından görkemli Kuleli Askerî İdadisi’ne girmişlerdir. Boğaz’ın Anadolu yakasında bulunan Kuleli prestijli bir kurumdu. Saray görevlisinin çocukları olarak ikisi de “özel” veya “memur çocukları” sınıfına alındılar. Kuleli’ye Eşref 1893’te, Sami ise ondan dört yıl sonra girdi. İkisi de daha sonra Mekteb-i Harbiye’ye kaydedileceklerdi. Eşref, babasıyla birlikte sürgüne gönderildiğinden mezun olamasa da, Sami daha sonra okulu bitirecekti. Askerî okullar onlara hem elitist bir dayanışma zihniyeti ve hem de muhalif bir ruh aşılamakta belirgin bir rol oynamıştı ki bu özellikler, Eşref’in daha sonraki kariyerine damga vuracaktı. Gingeras’ın yerinde bir şekilde belirttiği gibi, geç dönem Osmanlı gizli servisinin temelini oluşturan küçük fakat önemli bir grup adamı analiz ederken, bunların “güç için doğmuş ve hazırlanmış bireyler” olduğunu dikkate almak gerekir.
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.