Gönderi

Okültizm ve Majikal açılardan bakarsak Vudu Satanizm'le ilgili değildir fakat dinsel açılardan ve uygulamalarına bakarsak Vudu tam bir Satanizm'dir. Gene de burada Vudu'yu ele alıp, kitabımızın ölçülerine göre genişçe bir yer vermemin belli bir sebebi vardır. Vudu, Satanizm'in ve özellikle de yurdumuzdaki Satanizm'in sosyolojik sebeplerini ve gelecekteki durumunu inceleyeceğimiz, ilerdeki bölümün daha iyi anlaşılabilmesi, daha farklı ve gerçekçi bir ifade ile idrak edilebilmesi için en azınan buradaki kadar tanınıp, bilinmesi gereken bir konudur ve ilerde Vudu'dan tekrar bahsedeceğim. Satanizm'in bazı ekollerinde insan ya da hayvan kurban etmek gibi uygulamalara iyi bir gözle bakılmamasına rağmen bazı Satanist ekoller de bu gibi şeyleri ön planda tutuyorlar. Vudu'nun kurban geleneği ve işkence ile öldürme şekli klasik Satanizm'den bahsedilirken anti Satanistlerin en fazla vurguladıkları durumlara çok uyar. Vudu ayinlerden sonra yapılan orjiler de Satanizm esaslarına uygundur. Vudu müridlerinin Hıristiyan tanrısının yanısıra kendi tanrılarına da tapmaları, bunları birbirlerine karıştırmaları ve inançları kilise açısından bakılırsa Tam bir Şeytan tapımıdır. Buyüzden Vudu'nun satanizm başlığı altında olması gerekmektedir. Buna karşılık kişisel görüşüm şudur ki, Vudu değişik bir dinsel inanç sistemidir. Adı Satanizm olarak belirmenmemiş bir çok Satanit ekol de vardır. Mesela Hasan Sabbah ve Alamut kalesindeki uygulamaları ve onların felsefsini de gizli Satanizm olarak nitelendiriyorum. Vudu da Sataizm denilmeyen bir Satanizm türüdür fakat buna karşılık genel olarak benimsenen düşünceye göre de Hırıstiyan Şeytanı'na açıkça tapıp, onu Tanrı olarak tanıdığını söylemeyen ekoler Satanizm olarak kabul edilmiyorlar ya da kimse bu ayırıma önem vermiyor. Mantıksal olarak Vudu Satanizm değildir fakat duygusal olarak Satanizm'dir. Vudu ve Satanizm'in buradaki inceleniş tarzlarına göre Bunlar büyücülük ekolü değil de birer din olmalarıdır. Bununla beraber Gerek Vudu, gerekse Satanizm insan anlayışında o derece büyücülük ile içiçe girmiştir ki, insanların çoğu bu iki dini doğrudan doğruya büyü uygulamaları olarak görmektedirler. Aslında Vudu, ibadeti ve itikadı büyücülük uygulamaları sayılabilecek bir dindir fakat Satanizm ciddi bir dinsel ekoldür ki, bu ilerideki bölümlerde daha geniş ölçüde ele alınacaktır. Vudu hakkında Kara Büyü pratiklerinin en karası, hayvanlara işkence yaparak kurban etmek, güçlü cinsel sapkınlık ve demoniak posesyonlardan ibarettir derler fakat Vudu bunlardan biraz daha farklı ve daha derin düşünülmesi gereken bir şeydir. Herşeyden önce O, bir Büyü ekolü değil bir din ya da Din haline getirilmiş büyü uygulamalarıdır. Vudu esas olarak Afrika'nın batı kıyısındaki zenci dinlerinden kaynaklanır. Karayip adalarında ve Amerika'nın köle plantasyonlarında gelişmiş ve oralardan dünyaya yayılmıştır. Başlıca Brezilya'da güçlüdür fakat gerçek merkezi Haiti Cumhuriyetidir. Afrika'dan, Köle olarak satmak amacıyla toplanan zenciler Karayip adalarındaki ve Orta Amerika'daki yeni yerlerine getirildikleri zaman hala eski tanrılarına tapmaya devam ediyorlardı. Tabii ki Hıristiyanların hakim olduğu bir ülkede ve özellikle de o dönemlerde kilisenin, tanrılarının hepsinin de birer şeytan olduğunu kabul ettiği putprest dinlere ibadet edilmesine izin verilemezdi. Köle zenciler derhal Hıristiyanlaştırıldılar. Bu Hıristiyanlaştırmadan Kilisenin ne anladığını anlayabilmek mümkün değildir çünkü dayak, işkence ve ölüm tehditleri ile Hıristiyanlaştırılan zenciler yeni dini hem hiç tanımıyorlar hem o dini anlayabilmek için gereken dili bilmiyorlar hem de dini öğrenebilmeleri için Kutsal kitap gibi şeyleri okumalarına imkan verilmiyordu çünkü kölelerin okuma yazma öğrenmeleri yasak olduğu gibi onlara bunu öğretmenin de büyük cezaları vardı. Üstelik onlara dini vaazlar verecek ve Hıristiyanlık öğretisini aşılayabilecek rahipleri bile yoktu. En hoşgörülü kesimlerde bile ancak kilisenin kapısı önünde dikilip içerdeki ayinleri dinlemelerine izin verilmekteydi. Bu şekilde de Kilise, büyük bir dinsiz kitleyi Hıristiyanlaştırarak görevini yapmış olmanın huzuru içindeyken, zenciler kulaktan dolma öğrendikleri Hıristiyan azizler hiyeraşisine derhal kendi tanrılarını eklediler, kendi dinsel damgalarını vurdular. Bugün de Vudu ayinlerinin genel görünümü Afrika Tanrılarının yanı sıra Meryem ve diğer azizlerin tasvirleridir. Vudu'da mesela Damballah gibi bazı ismi çokça bilinen tanrılar olmasına rağmen aslında Vudu tanrıları değişkendir. Bir çok Panteon mevcuttur. Bölgeden bölgeye değişik panteonların hakim olduğu görüldüğü gibi, aynı bölgede de dönemden döneme hakim panteonun değiştiği görülür. Gene de adı en çok bilinen tanınmış ya da modern dünya tarafından tanınmış tanrıları Baron Samedi, Baron Cimeterre ve Baron Crois'tir. Bunlar Petro'yu, yani kötücül güçleri idare ederler. Ayinlere Hougan yani Büyücü doktorlar başkanlık eder. Ayinde davulların muntazaman artan ritmiyle dans edilir ve danscılar çılgınca coşturularak transa benzer bir duruma sokulurlar. Sonunda dansçılardan bazıları kehanette bulunacak olan tanrı ya da tanrıça tarafından possese edilirler. Bu durumda dansçı tanrının kendisi halini alır. Müridler arasında dolaşır, konuşur, dilekleri dinler ve kabul eder. Gelen varlığın tanrı veya tanrıça olması posese edilen kişinin cinsiyeti ile ilgili değildir. Bir kadını, bir tanrının posese etmesi ya da bir erkeği, bir tanrıçanın posese etmesi alışıldık bir durumdur. Bu durumda posese edilen kişi yani Vudu terminolojisine göre Tanrı veya Tanrıça'nın At'ı, gelen varlığın cinsiyetine uyan bir sesle, mesela erkek, kadın sesi ile konuşur. Posesyon işlemine Tanrının atına binmesi denildiği gibi posese edilen kimseye de o durumda olduğu sürece At dendiği görülmüştür. Ayinlerde çok bol miktarda puro içilmesi gelenektir. Kadın, erkek herkes birer puro yakar ve içmeseler bile devamlı tüttürürler çünkü Vudu tanrıları tütün koku ve dumanını severler. Tütün keyif verici bir maddeden ziyade bir tütsü olarak tüketilir. Başlıca Horoz, Tavuk, Domuz, Keçi veya Güvercin gibi hayvanlar yavaşça ve işkence ile öldürülerek tanrıyı memnun etmek, daha doğrusu kurbanın hayat enerjisinden istifade ederek fonksiyon göstermesini sağlamak için kurban edilirler. Vudu ayinlerinde veya bazı basit büyü uygulamalarında kurban, duman ve dans kadar gerekli olan bir diğer şey de Gelmesi istenentanrının Veve'sidir. Veve yere çizilen büyük ve son derece karışık şekillere verilen isimdir. Her tanrının ve her panteonun kendisine özügü özel bir Veve'si vardır. Vudu ayininde ve uygulamalarında Hougan veya Bukor ismi verilen Kara Büyücüler yapılacak olan herşeyi ezberden yapmak zorundadırlar. Yazılı kayda geçirilen hiçbir şey yoktur. Buyüzden de her Hougan veya Bukor'un üçbin ile beşbin arasındaki karışık Veve'yi de ezbere bilmesi ve çizebilmesi gerekir. Daha ileri merasimlerde insan kurban edildiği ve yamyamlık yapıldığı da görülür. En akla gelmedik cinsel birleşmeler teşvik edilir. Turistik amaçla, profösyönel olarak yapılanlar değil fakat Bütün gerçek ritüeller bir orji ile biterler. Vudu'daki, hakkında en fazla spekülasyon yapılan pratiklerden birisi de Bukorların ölüleri kaldırıp, zombiye çevirmeleri ve Satan'a vekaletten ruhları satın almalarıdır. Bukorlar kişiye belli bir zaman süresi için başarı sözü verirler ve ruhunu satan kişi ölünce Cehenneme gider. Zombiler yürüyen ölüler veya köle ölülerdir. Geleneksel Vampir, Hortlak ve benzeri şeyler gibi değildirler. Duyguları, zekaları ve zihinleri yoktur. Varlık nedenleri çiftliklerde kölelik yapmaları içindir. Bukor'lar, bütün Vudu rahipleri içinde en korkulanıdırlar. Özgün inanca göre bir Bukor yeni ölmüş birisi ile yalnız bırakılırsa ona, burnundan hayat nefesi verir ve afsunlarını ezberden okuyarak ruha, bedenine dönüp, kendisine itaat etmesini emreder. İnanışa göre zombilere asla tuz yedirmemek gerekir çünkü Zombi tuz yediği zaman kendisinin bir ölü olduğunu hatırlayıp, Bukor'u ve onun kontrolünü tanımadan, ağlayıp, bağırarak mezarına dönermiş. Son yirmi yıl içinde Zombiler ve Zombi'nin nasıl yapılabildiği ciddi şekilde, bir kaç defa araştırıldı ya da araştırmaya çalışıldı. Bilim adamlarının bazıları Zombilerin aslında ölü değil, bir şekilde zehirlenerek katalopsi haline sokulmuş insanlar olduklarını iddia ederler. Bu iddiaya göre Bukorlar tarafından hazırlanan zehirli bir toz kurbanın yüzüne üflenmekte veya bir şekilde kurbanla temasetmesi sağlanmakta. Zehirli toz sadece solunum yoluyla değil, derideki gözeneklerden geçerek de etki yapabilmektedir. Tozun etkisi ile kurban serilip kalmakta ve yakınları tarafından öldü zannedilmektedir. Daha sonra Bukor gizlice kurbanın mezarını açıp, bedeni çıkartıyor. Tozun ölüm etkisi geçici olduğu için çoğu zaman mezardan çıkartıldığı sırada kurban kendine gelmiş oluyor. Ölüm halinde olduğu sürede de beyne oksijen gitmediği için kurban artık hafızası ve duyguları olmayan, nefes alıp, yaşayan bir et yığınından başka birşey değildir. Bu durumdayken Bukor tarafından verilen emirleri yerine getirir ve gerçek ölümüne kadar onun kölesi olur. Sahte ölümünden önceki hayatını çok az da olsa hatırlayan Zombiler olursa onlar da geriye dönüp dost ve akrabaları ile karşılaşmaktan korkarlar çünkü herkes kendilerini ölü zannettiği için ondan korkacaktır. Bu konuyla ilgili, çok başarılı bir de film yapılmıştır. Bütün bilimsel izahlara karşı biraz mantıklı düşününce bilimsel izahlarda bazı mantıksızlıklar olduğu da görülüyor. Modern ülkelerden gelip, Vudu müridleri arasında bir süre yaşayan bir Antropolog veya herhangi bir bilim adamı Zombi yapmanın sırrını öğrenebiliyor. Zombi tozunun formülünü tam olarak öğrenemese bile mekanizmanın nasıl çalıştığını öğreniyor fakat nesillerden beri orada yaşayan, o bölgelerin kendi insanları bunu bilmiyorlar. Vudu uygulamaları ve Zombi olayları en az, en az üçyüz, dörtyüz yıldan beri o bölgelerdedir. Zamanla böyle birşeyin yayılmaması, öğrenilmemesi, en azından böyle bir şey olduğundan şüphelenilmemesi mümkün değildir. Böyle bir uygulama gizli kalamaz. Şimdiye kadar, Zombi inancı olan her bölgede, ölülerin gömülmemesi, en azından kendisine gelene kadar gerekecek zaman kadar bekletilmesi, bir ölünün en az dört gün ile bir hafta bekletilerek gömülmesi geleneğinin türemiş olması gerekmezmiydi. Yani kim annesinin, babasının, çocuğunun veya sevgilisinin bir Zombi olarakköleleştirilmesini engellemek istemez ki. Böyle bir gelenek yerleşmediğine göre yukardaki Zombi tozu ile insanın ölü gibi gösterilmesi iddiaları da biraz şüpheli hale gelmektedir. Herşeye rağmen bu konuda sadece kendi şüphelerimi ve genelin bildiği şeyleri ortaya koymaktan daha ileriye bir iddiada bulunabilecek kadar bilgim yok. Zombiler'den bahsederken şunu da belirtmek gerekir. Konudan uzak bir kimse Zombileri az rastlanan, Bukor'un özel işlerine bakan, özel köleler zannedebilirler halbuki durum öyle değildir. Bundan Kırk, elli yıl öncesine kadar şeker kamışı veya değişik ürünlerin yetiştirildiği tarlalarda çok ucuza çalışan, konuşmayan, duygusal tepki vermeyen işçi yığınları görülürdü. Bu işçilerin Bukorlar tarafından, tarla sahibine kiralanan Zombiler oldukları, Toprak sahibinin de durumu bildiği fakat ucuz işçi işlerine geldiği için aldırmadıkları söylenirdi. Burada Zombi ve Vudu'nun büyüsel yanlarına fazla yer vermemize rağmen Vudu aslında bizlere göre alışılmadık uygulamaları olan bir dindir. Vudu modern dünyaya şu veya bu şekilde zaman zaman kendi damgasını vurmuştur. Mesela bir zamanların moda dansı olan Mambo'yu bir çok kimse hatırlayacaktır. Mambo, Vudu rahibelerine verilen isimdir. Aynı şekilde Tango ismi de muhtemelen bir Vudu tanrısının isminden çekilmiştir. Bu dansların ritmleri de Vudu ritmlerinden esinlen olan ritmler olmaları çok olasıdır.☯️☮️
·
2 views
Esigamze okurunun profil resmi
Kitap bülent kısa nin Satanizm'in bilinmeyen yönleri kitabından alıntıdır ⛓️☮️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.