Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

132 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
"Edebiyatta yenilik" çığlıklarının ortasında, on hikayeden oluşan bu kitap özellikle üç-dört hadi bilemediniz beş hikaye bu çığlıkları bastırabilecek nitelikte. Ahmet Balcı'nın öykülerinde, özellikle öykü karakterlerinin bir kısmında ciddi bir sirk havası hakim. En gotik, karanlık gözüken karakterlerin birden palyaçovari bir diyalogla öykünün bağlamındaki ciddiyeti paramparça ettiğine şahit olabiliyorsunuz. Yazının başlığından anlayabileceğiniz üzere yazarın tabulara karşı bir hassasiyeti var. Üstelik bu tabuları hassasiyeti olanları kızdırma ihtimaline karşın epey eğlenceli bir şekilde parçalama istidadına da sahip. Kainatın simülatörü ile yılışarak muhabbet edebilecek, müridanlık kurumunun motivasyon sebeplerini bazı harflerin eksikliğiyle eğip bükebilecek öykülere hayat vermiş olması ilgi çekici. İkili ilişkilerin boğucu detaylarını, okuru boğmadan aktarabilen öyküler de var. Yazarın postmodernizmin tabularını yıkmak gibi bir amacı ve mesaisi olup olmadığını bilmiyorum. Fakat favorim olan bir öykü var kitabın içinde. Adını zikretmeyeceğim ama yazar postmodernizmin sınırlarını da biraz zorlayayım demiş. Yazarın güldüren, eğlendiren insan olmanın kişiye saygınlık kaybettirmesi ve toplumumuzda aşağılık sayılmasına karşı itirazlarını çok iyi bildiğim için öykülerindeki neşeli üslubun yadırganacağına dair bir endişem var. Oysa üslubu, belki de biteviye aranmakta olan "edebiyata yeni bir soluk getirme" işlevini fazlasıyla yerine getiriyor. İlişkilerin cehennemî çıkmazlarını naif öpüşme ve el ele tutuşma saflığıyla gizlemeye çalışması ise eleştiriye tabi bir husus. Hiç küfür etmeyen insanlarmışız gibi herhangi bir öyküde küfür eden karakter gördüğümüzde, henüz kaynamış süte daldırılıp çıkartılmış tahta kaşıklar gibi bunu yadırgamamız tuhaf. Bu anlamda yazarın öykülerdeki karakterlerinin küfürbazlığını "yanınakoymak" gibi dilin imkanlarını zorlayarak geçiştirmeye çalışıyor olması ile ilişkilerdeki safiyane anlatım arasında bir uçurum yok değil. Dengeli anlatımına rağmen sessizce tabuları parçalayan bir kalemin, bu tip sadeleştirmelerle öykülerini tamunun kendisi hâline getirmesi endişesi belki de. Bu küfür sadeleştirmesi kendi tasarrufu mu yoksa bir yayımlama tercihi mi bilemiyorum. Ancak rahatsız olunsa dahi küfürlerin en yumuşak geçişle, minimum sansürle de olsa metinlerde yer alması gerektiği görüşündeyim. Sonuçta Cem Yılmaz'ın askerlik anılarından mülhem "bu kadar imkan olmayıp da, bu kadar koyulan" bir toplum olduğumuz gerçeğinin yüzümüze vurulması şart. Hatta yazarın koca bir üşengeçlik destanı yazmasından mütevellit bunları yazmaya üşenmemeli ve kabullenebilmeliyiz. Parmak Hesabıyla İki Kişi, farklı öykülerde size yazma arzusu kazandırabilecek, eğlenceli, düşündürücü, tabulara bakış açınızı değiştiren, yer yer ciddi eleştirileri bünyesinde barındıran kaliteli öykülerle dolu bir kitap. Yazara ve kitaba dair en önemli dileğim ise hak ettiği değeri görmesi. Zira yazdığı öyküler, ahbap-çavuş ilişkileriyle değil, edebi normlarla ele alındığında, habire köşeye sıkışmış olan öykücülüğümüz için yeni kapılar açabilecek nitelikte.
Parmak Hesabıyla İki Kişi
Parmak Hesabıyla İki KişiAhmet Balcı · Çolpan Kitap · 201913 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.