Gönderi

Çerkes Ethem ve Eşref Beyin arasındaki bağ
Kanunun öte yanında hayat sürmek kolay değildir. Eşref, sarayın kellesine 1.000 altın lira değerinde ödül koyduğunu ve kendisi ile arkadaşlarını bastırmaya muvaffak olabilenlere terfi vaat edildiğini iddia eder. Bu eşkıyalık dönemindeki önemli bir gelişme de Reşid’in, askerlik hizmetini henüz tamamlamış olan küçük kardeşi Ethem’in gruba katılımıdır. Uzun, ince bir yapısı ve delici bakışları olan Ethem, gençliğine rağmen grubun manevra yaptığı bölgeye ustaca bir hâkimiyete sahipti ve belki de daha önemlisi, yerel nüfusla emsalsiz bir uyum sağlamıştı. Eşref, baba-can bir sevgiyle yaklaştığı ve yakın bir dost kabul ettiği Ethem’e açıkça arka çıktı. Eşref, taşkın, “fazla samimi” ya da “çılgınca” davranmaya meyilli olan büyük kardeş Reşid’in aksine Edhem’in saygılı, kibar ve sağduyulu olduğunu söyler. Eşkıyalara karşı koymak için gönderilen bir yüzbaşı, tuttuğu raporda, Ethem’in Eşref ve Sami’ye rehberlik ettiğini ve onun diğerlerine nazaran bölgeye çok daha vâkıf olduğunu not düşmüştür. Bu rapora göre Ethem tutuklanmış, fakat tehdit edilmesine, elleri kelepçeliyken dövülmesine ve oradan oraya sürüklenmesine rağmen yanında-kiler hakkında herhangi bir suçlayıcı bilgi vermemiştir. Sonunda bir itirafta bulunmak zorunda kaldığı zamansa, Eşref’in şerefine leke sürmeyecek bir açıklamada bulunmuş, Eşref’in hiçbir zaman kimseden para istemediğini ve onu kendi istekleriyle saklamış olan köylülere nazik davrandığını söylemiştir. “Eşref,” demiştir, “dağlara dönmeden evvel köylerde sadece yarım saat kalmıştır.” Ethem, Eşref’in halka şu şekilde hitap ettiğini bildirmiştir:Ey ahali! Hükûmet beni sorarsa saklamayın, geldiğimi söyleyin. Dayak yemeyin, size dayak atan ve zulüm yapan olursa, kula-ğıma gizlice fısıldayın. Allah kerim, elbet bir kolayını gösterir. Zalimler cezalarını bulur.
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.