Hristiyanlıktan, Budizmden ve Kant'ın idealizminden beslenen yazarımız "insan doğası gereği kötüdür" diyerek başladığı bu kitabı, benliğimizde daha iyi bir bilincin sürekli aktif olduğunu ve bilincimiz, ihtiraslarımızın bizi köleleştirmesine izin vermediği müddetçe de çok erdemli bir insan hayalinin olası olduğunu vurgulayan bir sonla bütünleştiriyor. Kitap oldukça akıcı ve yalın bir üslup ile yazılmıştır. Bu da kitaba herkes tarafından okunabilir olmasına katkı sağlamıştır. İnsan doğası, hükümet, karakter, ahlaki içgüdü gibi çeşitli başlıklarla genelden özele bir anlatım tarzıyla bize düşünce deryasına sistemli bir giriş sağlamamıza olanak sunarken okurken anlayış sınırlarımızı da oldukça zorluyor. Karamsarlığıyla bilinen Schopenhauer, yine bu eserini de müthiş bir karamsarlıkla kaleme almış. Buna karşı da tutunduğu tavır genel olarak olumsuzlukları kabullenmek alanındadır. Kitabın en eleştirilen düşüncesi cumhuriyetin karşısında monarşiyi savunmasıdır. Şahsi düşüncem olarak bazı düşüncelerine hak versem de bazılarına onay veremedim. Monarşi biraz kader işidir, cumhuriyet işi daha akılcıdır. İşini kadere teslim etmez. Tabii bunun dışında bir şehzadenin aldığı eğitimi halktan birinin alması da ayrı bir muammadır, çelişkiler arasından kurtulmak için ikisinin arasında bir yolu daha mümkün bulduğumu ifade edebilirim. Bu konular dışında en çok değindiği alanlar ise ahlak, merhamet ve karakter konularıdır. Ahlak konusundaki görüşleri birçok kimse tarafından önemli kabul edilmektedir. Sonuç olarak Schopenhauer'den ilk okumam ve giriş için oldukça uygun olan bir başucu kitabı olarak İnsan Doğasını Anlamak isimli bu eseri tüm okurlara ve meraklılara tavsiye ederim. 🤗

İnsan Doğasını AnlamakArthur Schopenhauer · Tutku Yayınevi · 20181,042 okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Rabia Gül