Örneğin, ücretler yoluyla oluşturulan nedir? İşçinin yaşamı. Dahası, böylece işçinin sermayenin kölesi olması, bir "meta", daha yüksek ya da daha düşük değeri, yükselişi ya da düşüşü rekabete, arz ve talebe bağlı olan bir değişim-değeri olması oluşturulur; böylece, işçinin etkinliği onun insani yaşamının özgür bir görünümü olmayıp, güçlerinin alçakça satın alınışı, tek yönlü gelişmiş becerilerinin, tek kelimeyle, "emeğinin", sermayeye yabancılaşması (satışı) tesis edilmiş olur. Bu unutulmak durumundadır. "Emek" özel mülkiyetin hayat kaynağıdır; bizzat kendi kendisinin yaratıcı kaynağı olan özel mülkiyettir. Özel mülkiyet nesneleşmiş emekten başka bir şey değildir. Özel mülkiyete ölümcül bir darbe indirilmek isteniyorsa, ona sadece bir materyal durum olarak değil ama aynı zamanda etkinlik olarak, emek olarak da saldırılmalıdır. Özgür, insani, toplumsal emekten, özel mülkiyet olmaksızın emekten söz etmek en büyük yanılgılardan biridir. "Emek', tam da doğası gereği özgür olmayan, insani olmayan, toplumsal olmayan, özel mülkiyette belirlenen ve özel mülkiyet yaratan bir etkinliktir. Dolayısıyla özel mülkiyetin kaldırılması, ancak "emeğin" ortadan kaldırılması olarak kavrandığı zaman bir gerçeklik halini alacaktır (ki emeğin ortadan kaldırılması, elbette ki, ancak emeğin bir sonucu olarak, demek ki toplumun maddi etkinliğinin bir sonucu olarak mümkün olabilmiştir ve bunun hiçbir surette bir kategorinin diğerinin yerini alması olarak kavranmaması gerekir). Bu durumda, bir "emek örgütlenmesi" bir çelişkidir. Emeğe verilebilecek en iyi örgütlenme, mevcut örgütlenmedir, serbest rekabettir, tüm eski "toplumsal" örgütlenmenin dağıtılmasıdır.