Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR,BÖLÜNEMEZ!!
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı uzanan bu memleket bizim Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen bir toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim.. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine, bu hasret bizim” Nazım Hikmet,Kuvayı Milliye Destanı’nı yazmaya İstanbul Tevkifhanesinde başlar,Çankırı Tevkifhanesinde devam eder,Bursa Tevkifhanesinde bitirir.. Geçen günlerden birinde düşündüren muhabbetlerin yapıldığı kardeş kahvaltı sofrasında şöyle bir cümle çalınmıştı kulağıma.. ‘-Hayatında Antep’i hiç görmemiş,İstanbul dışına pek çıkmamış ama yaşayan kadar anlatabilmiş oraları..’ Hani bazı cümleler nedenini tam olarak bilemesek de belleğimizde asılı kalır anlamı eksik lakin ilgimizi bi yerinden çekmeyi başarmış.. Kuvayı Milliye’yi okurken nihayet anlamı tamamlanmış cümleler olarak o muhabbetin parçası da tamamlanmış oldu.. Bir tarih öğretmeni olarak okumakta geç kalmış olduğum bir eser.. Bunun müsebbipleri Allah sizi bildiği gibi napsın emi!!️ Kitabın içindeki kahramanlık hikayeleri, ben istesem de ulaşılabilir durumda değildi aslında.. Düşünün ki bir eser yazıyor ülkenin şairlerinden biri, Ülkenin Cumhurbaşkanı’na okuyorlar destanı.. ‘-Anadolu Destanını, bu şiirle Nazım , bir kez daha kazandı.’ diyor ülkenin Cumhuru (İsmet İnönü). Bir kişinin ya da eserlerin değeri, suçlu olup olmadığı ,yaşanılan devlete, yönetildiğiniz rejime, ülkede olup biten olaylara ,geçip giden zaman içindeki kazandığı ya da kaybettiği değere göre iyi ya da kötü olarak değerlendirilip değer biçilebiliyor..Öyle bir ülkedemiyiz Evet, Sadece bizim ülkemiz mi böyle ,Hayır.. Nazım Hikmet,’Darbeci’ suçlamasıyla hapsedilebilmek için TCK’nın 141-142.maddeleri değiştirilerek ‘ yayınlamak ve okumak’ maddesi eklenip suçu bireyselleştirilmiş kişi olarak yakın tarihimize geçmiş bir insan.. Benim bu eseri bu kadar geç okumuş olmamın sebebine gelecek olursak; 2012 yılına kadar ‘yasaklı eser’ listesinde yer alması.. Ama bir insan düşünün ikinci gençlik dönemi boyunca yani 1990 lardan 2012 yılına kadar Kuvayı Milliye’nin içindeki şiirlerden parçaları,ya bir film içinde ya bir kitap satırı arasında belki de solcu diye bilinen hep uzaktan baktığı insanların ağzından duyuyor..İşte o benim..:-)) Sansürsüz ve okumanın olabildiğince serbest olduğu ve ne düşündüğünü çok da dikkat etmeyerek yazabildiğimiz bugünlere şükür duygusunda bir ben miyim?? Hayatı boyunca İstanbul,Çankırı,Bursa üçgeninde ve çoğunlukla hapishanelerde yaşayan bir şair nasıl bu kadar yoğun ve etkileyici bir dille hiç görmediği memleketler üzerine şiirleri yazabilir?? Bunun sebebini de biraz araştırma yapınca anlıyorsunuz.. Hapishanelerde bizzat İstiklal Harbi’nin kahramanları ile yârenlik ederken dinleyerek.. Kambur Kazım’ın Ege’de Batı Cephesi’nde ulak olarak at üstünde önemli vazifeler için koşturduğu günlerden birinde, atı ürker ve dallara , ağaçlara çarpa çarpa köyüne ulaştığında omurgası haşat olmuş ve Kambur Kazım olarak tarihe geçmiş Nazıma’ da Bursa Hapishanesinde yârenlik etmiştir.. En etkileyici gerçek kahramanlardan biri de Türkistanlı ARHAVELİ İSMAİL’İn hikayesi..Buhara müslümanları ya talebe olarak ya da hac vazifesi sebebiyle Anadolu’ya geldiklerinde bazıları yerleşmişler ve İstiklal Harbimiz’de bileklerinin gücüyle destek olmuşlardır. Türkistanlı Arhaveli İsmail,tek başına dağlarda dolanır,Anadolu insanı düşman karşısında ne zaman zora düşse tüfeğiyle cankurtaran gibi yetişir sonra yeniden dağlara döner..Ne kadar etkileyici değil mi!! Bu harp böyle kazanılmış, gölge gibi dağlarda tek başına korkusuzca dolaşan imanlı adamların bileğinin gücüyle.. Anneler, Öğretmenler çocuklarına ve öğrencilerine bu gerçek kahramanları kişisel güç kazanma adına vitamin hap niyetine sabah öğlen akşam anlatmalılar.. Biraz araştırdığımda İstiklal Harbi’n de Rusya’dan cephane ve maddi destek istiyoruz ama vermiyorlar Buhara Müslümanları haberi alıyor ve hiç düşünmeden 100 milyon değerindeki altınlarını emperyalist güçlere karşı mücadelemizde kullanmamız için gönderiyorlar.Tabii Rusya yolu ile geldiği için sadece 11 milyonunun Anadolu’ya ulaşmasına izin verip geri kalan 90 milyonu Rus hazinesine aktarıyorlar..Ne alçakça!!! Atatürk,Meclis’ te çok güzel bir minnet konuşması yapar Buhara müslümanlarına, sonraki yıllarda Türkiye’ye sığınan Buhara Cumhurbaşkanı’na da ölene kadar milletvekili maaşı bağlatır.. Uzak Asya’dan gelen desteğin anlamı ne kadar büyük.. İSPANYOL NEZLESİ geçiyor şiirlerin ilk satırlarında ,Seferberliğin İstanbul yıllarında ,|.Dünya Savaşı bitmesine yakın,1918 lerde.. Merak edip araştırdığımda bir grip düşünün İspanya dışında dünyanın her yerinde görülmüş lâkin İspanya I.Harpte tarafsız olduğu ve sansür uygulamadığı için nezlenin isim babası olmuş.. Tarihçilerin söylediğine göre;İspanyol nezlesi savaşın bitme sürecini hızlandırmış..Ne kadar ilginçdir ki,bu grip türü genç ve sağlıklı insanları hasta ediyor!!!Yani cephelerde savaşan kesimi yani.. Sadece gripten, savaşamadan ölen milyonlarca insan var.Çok ilginç bir grip türü ve de.Askerlerin soluk boruları kıpkırmızı ,yüzleri mosmor oluyor 48 saat içinde de ölüyorlar..Gribin akabinde asker sevkiyatları cephelere durduruluyor bizde de hemen Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanıyor.Devletlere kalsa tek bir asker kalmayana kadar savaşırdı yoksa..İnfluenza’nın emperyalistlere karşı başarısı diyelim.. Hatta Atatürk’te Vahdettin’le Almanya gezisi esnasında İspanyol gribine yakalanıyor ,Viyana’da tedavi olup sonradan yurda dönüyor, İyileşmiş Atamız..Sağlammış bünyesi demek ki.. Nazım Hikmet,141-142 ‘ye göre tevkif edildiğinde yakınlarından okumak için hapishaneye NUTUK getirmelerini istiyor. Dayısı ALİ FUAT CEBESOY’dan(Batı Cephesi komutanı İstiklal Harbinde),Kurtuluş Savaşımıza dair belgeler istiyor şiirlerini tarihi belgeler ve sözlü tarih eşliğinde yazabilmek için.(bağlantılara bakın) Şiirsel bir üslupla düzyazı biçiminde yazılmış Kuvayı Milliye Destanı’da bu şekilde ortaya çıkıyor.. Sevgili 1k okurları ve yakın tarihimize ilgi duyan bilinç düzeyi yüksek arkadaşlar için özellikle TRT’nin hazırlamış olduğu ‘ SON TANIKLAR ‘belgeselini izlemenizi öneriyorum.. Dünya tarihinin böylesine bir mücadele gördüğünü zannetmiyorum.. Harika bir eser, insanda başından sonuna ezberleme isteği uyandıran.. Sevgili Nazım(haddim olmayarak) seni Piraye gibi sevemem, tabutunda yatarken Veran gibi sevgiyle bakamam ama eserlerini okurum, okuturum ,anlatırım.. Keyifli okumalar️
Kuvâyi Milliye
Kuvâyi MilliyeNazım Hikmet Ran · Adam Yayınları · 20013,183 okunma
··
484 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.