Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
6/10 puan verdi
Elbette her yazar hayatını eserlerine bir şekilde yansıtır, bu kaçınılmaz bir durumdur. Bu bazen bilinçli bir şekilde yapılır bazen de hayat koşullarının düşünceleri şekillendirmesi sonucu olur. Kumarbaz, bunların biraz daha ötesinde ve neredeyse otobiyografik izlenimler taşımaktadır. Çünkü Dostoyevski, hayatının bir bölümünü, 'Avrupa gezisi, sevdiği kadınlar, özel öğretmenlik, kumar tutkusu ve kumarbazlığın sonuçları' bu eserde işlemektedir. Ancak bu yaşadıklarını eserde sadece bir karaktere yüklememiştir, her ne kadar eserdeki Aleksey İvanoviç diğerlerinden daha fazlasını taşımış olsa da. Kumarbaz, bir kumarbaz tarafından yazılıyor. Durum böyle olunca kumarın tekniği de detaylı bir şekilde ele alınır eserde. Özellikle rulet üzerinde durulur. Tabii ki Dostoyevski'nin olmazsa olmazlarından olan kişi psikolojisini de ele alır, kişinin kumar masasında oturmasından kalkmasına kadar içinden geçenleri aktarmaya çalışır. Bununla kalkmaz kumar oynama mantığını ya da düşüncesini de vermeye çalışır. Eserde kumarın başlıca iki nedenden ötürü oynanabileceği dile getirilir; birincisi maddi olarak çaresiz bir duruma düşmüş kişilerin tutundukları tek dal olması sebebiyle, ikincisi ise zenginlerin keyif almak için oynamaları. Doğal olarak oynanma amacına göre de kumarda kaybetmenin veya kazanmanın kişiye yüklediği duygu durumu da farklı olacağı aktarılmaya çalışılır. Kumarda kazanmanın da genellikle teknikle değil, şansa bağlı olduğu dile getirilir: ". Bana kalırsa birçok kumarbazın ümit bağladığı, o hesap kitap tutarak oynama işi hiç de önemsenecek kadar etkili değil. Böyleleri oraya bir yere oturup önlerindeki kâğıtlara sayılar yazıp notlar alıyor, olasılıkları hesaplayıp şanslarını tahmin etmeye çalışıyor, nihayet birtakım işlemlerinden sonra da paralarını sürüp oyuna giriyor, tıpkı körlemesine oynayan bizler gibi kaybediyorlardı." Yani sanki bir kaybetme melikesi ve bir de kazanma melikesi var, o gün hangisi yanınızdaysa elde ettiğiniz sonuç ona göre değişir. Bunun yanında iyi bir kumarbaz kendini kontrol edebilendir. Örneğin o gün üst üste kaybediyorsa kumarı orada kesmesi gerekir. Kumar ahlaksal olarak da ele alınır. Toplumun kumara tutumunu da eleştirir, onların bu anlamda ikiyüzlülük yaptığını düşünür. Açıkçası tam bu noktada ülkemizde zaman zaman karşılaştığım durumlar bana aynı duyguları hissettirmiştir. Örneğin bir mahallede bir hayat kadını gayriresmi olarak işini görürken evine damlayan mahallenin erkekleri, iş açığa çıkıp da kadın taşlanmaya başlandığında en önde ve ağız dolusu küfürlerle yer alırlar: "Eğer durumun tüm kötülüğüyle kafama nasıl dank ettiğini bir bilseler, bilgiçlik taslamaya, bana akıl vermeye kalkışmazlardı. Hem benim bilmediğim hangi yeni şeyi söyleyebilirler ki? Sorun bu değil!.. Bütün sorun şu aslında: Rulet tekerleğinin bir dönüşü her şeyi bir anda değiştirebilir, o zaman yılışarak beni kutlamaya ilk gelenler yine bu ahlâkçılardan başkaları olmaz! Bundan hiç kuşku duymuyorum. O zaman, şimdi yaptıkları gibi sırtlarını çevirmezler bana. Ama hepsinin canı cehenneme!" Dostoyevski zaman zaman bu işi bir adım ileriye taşıyarak kumar oynamayı doğal bir eylem olarak göstermeye çalışır : "...ne olursa olsun kumardan bir şeyler ummayı saçma ve anlamsız bulan o alışılagelmiş düşünce bence daha gülünçtür. Kumar ne diye para kazanmanın başka bir yolundan, örneğin ticaretten daha kötü olsun ki? Kumarda kazananların oranı yüzde birdir! Evet de ne çıkar bundan?" Okuduğum kadarıyla gerçek hayatındaki kumar oynama gerekçesi üzerine konuşmamış belki bu eserde dile getirilen düşünceler gerçek hayatında söylemek istediklerinden sızınlardır! Bunların dışında, sadece menfaat için bir araya gelen insanlar ve onları bir arada tutan menfaat bağları ortadan kalkınca darmadağın olan yapmacık sahte birlikteliklere değinir. Bu tür ilişkilerin en çarpıcı örneklerini siyasi arenada görüyorum. İnsanların menfaat için nasıl bir araya geldikleri ve o menfaatlar ortadan kalkınca da düşmanlığa varan ayrılıklarını hayretler içinde izlemiyorum tabii ki; çünkü bu benim için öğrenilmiş bir davranış şeklidir. Yine değindiği konulardan bir tanesi de Avrupa insanları ile yaşadığı sorunlar. Bu bağlamda Fransızlara fazlasıyla yüklenmiştir. Çok sert eleştiriler getirmiş: "De Grieux da diğer Fransızlar gibiydi, yani işine geldiği zaman güleryüzlü, tatlı dilli olmasını becerebiliyordu. Neşeli ve nazik olma zorunluluğu duymadığı zamanlarda ise çekilmez biri oluveriyordu. Fransız’ın doğuştan sıcak olanı pek nadir bulunur. Sevimliliği her zaman yapaydır, çıkarı gerektirdiği için canayakın davranır. Meselâ, eğer alışılmışın dışında, tuhaf, özgün biri gibi görünme zorunluluğu duyarsa, en akıl almaz, en tuhaf düşler bile alışılagelmiş ve zamanla bayağı bir nitelik kazanmış biçimlere bürünür. Sıradan bir Fransız, basit, günlük yaşantısına bağlı, dünyanın en burjuva, yani dünyanın en can sıkıcı yaratığıdır. Bence Fransızları yalnızca saf kimseler, özellikle de Rus kızları çekici bulabilir. Olgun herhangi biri daha ilk bakışta o basmakalıp salon nezaketinin, o rahat davranışların yapaylığını fark eder ve tiksinti duyar." Kendi hazneme düşenlere baktığımda, eserden çok farklı düşüncelerle beslenemediğimi görüyorum. İçeriği çok yüzeysel geldi yani Dostoyevski'yi bir Suç ve Ceza'daki derinlikte bir yazar olarak görüyorum ama bu esere baktığımda sıradan bir yazarın çok rahatlıkla yazabileceği nitelikte olduğu anlayabiliyorum. İlk etapta bu yüzeysellik beni fazlasıyla düşündürdü; bir neden aradım ilk olarak o cefa yıllarından önce (sürgün yılları) yazıldığını düşündüm ancak 1867 yılında yazıldığını gördüm yani Suç ve Ceza ile aynı yıllara denk geliyor. Kitabı bitirdikten sonra yaptığım araştırmalarda fark ettim ki, Kumarbaz, kumar borcundan dolayı 'sonra da eşi olacak' stenografın yardımıyla 29 günde bitirmek zorunda kalınmış bir eser. Yani sipariş üzerine alelacele yazılmış bir eser. Tabii bunları öğrendikten sonra bendeki taşlar yerine oturuverdi. Ve kitap hakkında son olarak söyleyeceğim şey adıyla 'Kumarbaz' uyumlu bir içerik oluşturmuş. Bu konuya ilgi duyanlar okuyabilir.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Dorlion Yayınevi · 201868,5bin okunma
·
36 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.