Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

382 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız." . . Daha önce Huzur'unu okuyup İstanbul'u adeta bir roman kahramanına dönüştürdüğüne tanık olmuştum Tanpınar'ın. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde farklı bir konuyu farklı bir üslup ile kaleme alan Tanpınar'daki gözlem gücüne hayran oluyor, dönemin sorunlarını berrak bir zihinle analiz ederek aslında tüm dönemlerin sorunları olduğunu gözler önüne sermesini okuyoruz satırlarında. Hayri İrdal' ın hayat hikayesini yazmaya karar vermesiyle başlayan roman, adeta bize eski Türk filmlerinde karakterin iç sesi konuşuyormuş da biz de onun anlattıklarını dinliyormuşuz hissi veriyor, sıkmayan, su gibi akıp giden bir üslup hâkim romanda. Roman, konusuna gelecek olursak aslında çok uzun uzadıya konuşulması, analiz edilmesi, tartışılması gereken bir konular silsilesinden oluşmakta. Ahmet Hamdi Tanpınar dönemin eleştirisini ince dokundurmalarla anlatmış ama tarihin tekerrür olduğunun etkisi midir bilemem de bence tüm zamanların da eleştirisi. Romanda Nuri Efendi saate gönlünü vermiş, zamana ve zanaatine kıymet vermiş bir kişilikle Şark'ı simgelerken Halit Ayarcı, üstün pazarlama gücüne sahip iletişimle Batı'yı temsil etmektedir. Hayri İrdal, bir arada kalmışlıkla yaklaşmakta ne yana adım atsa aklı diğerinde kalacak olanlardan benim nezdimde. Romanın sonunda bir yandan oğlu Ahmet'in kendisine benzemesini istememesiyle her şeyin sorumluluğunu karısının ölümü üzerine atarken içinde bir yerlerde kalan geçmişe özlemi görüyoruz ama akabinde Enstitü'nün maket halini gösterdiği Halit Ayarcı'nın sevinciyle o içinde kalan geçmişi unutup yapay ilişkilerin kucağına doğru yürümekte. İki kültür arasında bir yerlerde kalmış insanın sancılarını, pişmanlıklarını, kendisini şimdiki zamana ait hissedememesini Hayri İrdal üzerinden okuyoruz. O kadar çok var ki roman üzerinde konuşmak istediğim hususlar mesela biri beni dinleseydi kitapla ilgili ona Abdüsselam Efendi'nin yalnız kalmak korkusu ile Halit Ayarcı'nın kendisini çıkar ilişkileri içinde yapayalnız hissettiğindeki hüznünün ne kadar birbirine benzediğini söylemek isterdim. Dönemin hurafelerle dolu haline inanıp da tüm zamanını boş geçiren insanlara nasıl kızdığımı bunun günümüze de nasıl sirayet ettiğini aslında kitaptaki birçok unsurun günümüzdeki yansımasını anlatmak isterim. Hiçbir vasfı olmadığı halde pohpohlanan insanların da birileri aracılığı ile medyaya sunulduğu, onun iyi bir pazarlama stratejisi ile orada tutunduğu ayan beyan ortada olmasına rağmen onlara hâlâ gözlerimiz kamaşmış bir şekilde alkış tutuyoruz tıpkı Hayri İrdal'ın baldızına yapıldığı gibi... Romanın yetmiş altıncı sayfasında "Hayat, benim için iki eli cebinde uydurulan bir masaldır." yazarken yüz on beşinci sayfaya geldiğinizde "hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız" yazmakta. Spoiler meselesi olmasa şu iki cümleden bile yola çıkılarak kitap üzerine enfes bir yazı yazılır değil mi sevgili okuyucu? Söz konusu menfaat olduğunda insanların davranışlarının nasıl değiştiğini anlamak için, eski zamanı okuyup da günümüz için de ders almak isteyen herkese tavsiyedir. Duru bir zihinle yavaşça okuyunuz.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,9bin okunma
··
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.