"SAVAŞI İCAT EDEN GÖRMESİN CENNET!" Yaşar Kemal
Çünkü biz yaşayalım diye ölen insanların, toprağa akıttıkları her damla kanda, soğukta, ayazda, acıda, sürgünde, soykırımda, kalbi ölene kadar " Vatan vatan!"diye çarpan her canda, ne kadar umut varsa tuz buz eden ateşin adıdır savaş..
Çanakkale 'de ,Sarıkamış 'da, Makedonya 'da, Romanya 'da, Galiçya 'da, Kırım 'da..
Sürgün edilmiş bir vatansızlıkta, ölümüne hasret duyulan bir avuç toprakta, güneşin bizim için doğduğuna inandığımız şehirlerden ve bizi biz yapan değerlerden, insanlardan, bağlarımızdan çook çok uzakta, hayata tutunmanın ne kadar güç olduğunu ancak yaşayan bilir..
Romanya 'da şehit düşen Mustafa 'nın dudaklarını ıslatan su damlalarında,
Onun son nefesinde alnını dayadığı Hüsrev 'in omuzlarında,
Kırım 'dan uçup gelen Ayşe 'nin yaralı kanatlarında,
Çanakkale rüzgarında savrulurken Türk insanının hoşgörüsüne tutunan Amerikan askeri James Miller 'ın vefasında,
Giray Aka 'nın diyar diyar uzayan, büyüyen, çoğalan vatan hasretinde,
Mostar 'dan Kırım 'a , İstanbul 'dan Bükreş 'e ortak bir mazinin, ortak bir öfkenin gerdanında yeşeren umut dolu bir aşkın nabız atışlarında akıp giden, duyusal,yaralı, yarım kalmış insanların hikayesi.
Her şeye rağmen bütün o vahşetin ortasında, bir nebze şanslı olanların, hayata tutunanların,adı sanı unutulmamışların hikayesi..
Yediden yetmişe , zift gibi bir hasrete batarak var olmaya çalışanların hikayesi..
Yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk bölüm, benim daha önceden tanıyıp deneyimlediğim gibi tarih kokan, pek çok hayatın kesiştiği, acılı, gerçek ve etkili bir hikayeydi. Farklı kişilerin dilinden anlatılması kadar zamandaki geliş gidişler de anlatıya renk katmış.
BİR GÜN..
İkinci kısım ise bir sevda hikayesi. Bazen koca bir ömür,bir güne sığabilir dedirten cinsten.
İlk andan 1-0 önde başlıyor yazarımız.
Şu satırlarla;
" Kıymetli eşim Ayşenur Hanımefendiye,
Sen olmasan bu hikaye yazılmazdı.."
Bu nasıl bir inceliktir..:)
Aşk, sadece abartmaktır,diye düşünerek başladım okumaya. İnsanın kendi kendine yaptığı büyüdür...
Ama okudukça değişmeye başladı bazı şeyler.
Bir çift gözün uçurumundan, gönül rızasıyla yuvarlanırken, gıkını çıkarmamaktır belki de aşk.
Rüyalardan fal tutup inadına iyiye yormaktır.
Bir isimin barındırdığı milyonlarca duygu içerisinden en çok çaresizliğe yenilmektir belki de.
Yazdığı her satırı kutsal saymak..
Savrulmak
Savrulmak
Savrulmak..
Sonu, bir ömrü enkaza çevirse de..
Aşk, defalarca işlenen bir olgu, herkesin gömüldüğü bir karabatak olsa da, maharet hiç sıkmadan, özgün cümlelerle ifade edebilmektir. Ki yazarımız bu açıdan oldukça başarılı.
İmzalı kitabımı dolabımın en üst rafına koydum. Her zaman gözümün önünde bulunsun diye. İfade tarzındaki sakinlik ve anlatımdaki derinlik çok hoşuma gitti.
Keyifli okumalar..:)