Gönderi

364 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 49 days
Duvarların Önünden Geçme!
Hikaye tam olarak neydi? Yani edebi yönden bakarsak bir hikaye tam olarak neyi ifade eder? Yaşanmamış olayları hiç yaşamamış insanların dilinden dinlemek miydi? Bu yönüyle bakarsak hikaye dediğimiz şey bir kurgudan mı ibaretti? Yoksa hikayeler yazarının hayatı ve ideolojisi midir? Bütün soruların cevabı "belki evet, belki de hayır" okunmuskutuphane.blogspot.com Galiba ilk hikayeleri üstad Necip Fazıl'dan okumuştum. Necip Fazıl'ın hikayelerinde üstadın dünya görüşünü ve ideolojisini okudum aslında. O hikayeciliği bir nevi fikriyatını okuyucuya geçirmek veya aktarmayı amaçlamıştı bana göre. Hikaye bir amaç değil sadece bir araçtı. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın okuduğum hikayelerinde de aynı şey söz konusu aslında. O da hikayelerini bir araç olarak kullanmış. Ahmet Hamdi Tanpınar ve "eşya" kelimeleri belki de çok yerde bir arada anılır. Bunun ne demek olduğunu Tanpınar hikayeleri ile daha iyi anlamış bulunuyorum. Tanpınar eşyalardan ve mekanlardan yola çıkarak insanı tahlil etmiş ve ruh dünyamıza girmesini çok iyi bilmiştir. O kadar ki bir meyhanede iken veya hikayelerde bir tabloya bakarken kendinizi nerelerde ve hangi ruh hali içinde bulacağını ancak siz bilebilirsiniz. Eşyadan yola çıkıp ruh dünyasının derinliklerinde gezdiğiniz yolculuktan tekrardan eşyaya dönüş yaptığınızda "ben neredeyim?, neyi okuyordum?, bu karakter kimdi?, hikayenin neresinde kalmıştım?" gibi soruları kendime çokça sordum ve eminim sizde bu soruları kendinize soracaksınız. Size tavsiyem fazla zorlamayın, akışına bırakın. Bu tekniği bence yazar günlük hayatında karşılaştığı eşyalardan ve mekanlardan etkilenip söylemek istediklerini ve ruh analizlerini aktarmak için kullanmış. Velhasıl herkesin söylediği gibi eşyayı konuşturmuş ve ona kişilik kazandırmış. Tanpınar'ın belki de çok fazla okunabilen bir yazar olmayışının sebebi bu tekniğidir. Tanpınar demek kafa karışıklığı, ruh bulanıklığıdır bana göre. Anlamak belki gerçekten zor ama sağlam bir kafa ve sakin bir mekanla bu aşılabilir. Söylediklerim bile bu yazıyı okuyana belki de karmaşık gelecektir. Ama karmaşık olan bir şey yalın bir şekilde nasıl anlatılabilir ki? Somutlaştırmak için size şöyle bir örnek verebilirim. Örneğin, bir eve misafirliğe gittiniz. Orada bir eşya gördünüz. Bu bir koltuk da olabilir, bir insan da, bir duvar da olabilir. O eşyayı gördüğünüz anda aklınıza geçmişiniz geldi ve düşünmeye başladınız. Ya da o duvarın şekli veya rengi sizi sizden alıp aslında içinizde olan başka diyarlara ve zamanlara sizi aldı götürdü. Düşündünüz, hatırladınız ve sonra o duvarın önünden geçip gittiniz. O duvar sizin için artık herhangi bir duvar değildir. O duvarın sizde özel bir manası ve derinliği vardır artık. Önünden her geçişinizde o duvar size çok şey hatırlatacaktır. Sizin iç dünyanızda o duvar artık bir karakter halini almıştır, sizinle bir şekilde iletişim kuruyordur ve siz iç sesinizle o duvarla konuşuyorsunuzdur. İşte eşyayı konuşturmak tam olarak bu. Ahmet Hamdi Tanpınar sizin yerinize o duvara gitmiş, hatırlamış, düşünmüş, konuşmuş ve bunların hepsini de yazmıştır. Ortaya da çok güzel Hikayeler ortaya çıkmıştır. Umarım anlaşılabilir olmuşumdur. Duvarların önünden geçip giden değil de onlara hayat veren insanlardan olmanız dileğiyle. İyi okumalar... okunmuskutuphane.blogspot.com
Hikayeler
HikayelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20131,266 okunma
··
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.