Gönderi

23) Arthur Schopenhauer “ Gerçekliğe Anlık Bakışlar”
Hayat acılarla dolu ve hiç doğmamış olmak daha iyi olurdu. Pek az kimse bu kadar kötümser bir bakış açısına sahiptir, ama Arthur Schopenhauer (1788-1860) böyle biriydi. Ona göre hepimiz bir kısır döngünün içinde sürekli bir şeyler istiyor, onları elde ediyor, daha sonra başka şeyler istemeye başlıyorduk. Bu durum ölünceye kadar son bulmazdı. İstediğimiz şeyi elde etmiş göründüğümüzde, bu sefer de başka bir şeyi istemeye başlıyorduk. Milyoner olsaydınız, mutlu olacağınızı düşünebilirsiniz, ama bu mutluluk da çok uzun sürmez. Sahip olmadığınız başka bir şey istersiniz. İnsanoğlu böyledir. Asla tatmin olmayız, sahip olduklarımızdan daha fazlasını arzulamayı hiç bırakmayız. Tüm bunlar oldukça iç karartıcıdır. Her şeye rağmen Schopenhauer’ in felsefesi, bunun akla getirdiği kadar karanlık değildir. Gerçekliğin hakiki doğasını anlayabilseydik çok farklı davranacağımızı, insan olmanın bazı tatsız yanlarından kurtulabileceğimizi düşünür. En önemli kitabı, İrade ve Tasarım Olarak Dünya ilk olarak 1818 yılında yayımlandı. Eserinin merkezindeki temel fikir oldukça yalındır. Gerçekliğin iki yüzü vardır. Gerçeklik hem İrade hem de Tasarım olarak var olur. İrade var olan her şeyde mutlak surette bulunan kör bir itici güçtür. Bitkileri hayvanları büyüten enerjidir. Doğanın her bir parçasında mevcuttur. Diğer yüz, yani Tasarım olarak Dünya, bizim deneyimlediğimiz haliyle dünyadır. Tasarım olarak Dünya, zihinlerimizde kurduğumuz bir gerçeklik inşasıdır. Kant’ın fenomenal dünya dediği şeydir bu. Duyularımız aracılığıyla deneyimlediğimiz Dünyadır. İrade, amaçsızdır ya da zaman zaman söylediği gibi “kör”dür. Belirli bir sonuç elde etmeye yönelik değildir. Bir amacı ya da hedefi yoktur. Bir şeyleri bilinçli isteme edimlerimizde olduğu kadar, her doğal fenomende de mevcut olan büyük enerji dalgalanmasıdır sadece. Schopenhauer’ a göre ona yön verecek bir tanrı yoktur. Ne de İrade’nin kendisi Tanrı’dır. Tüm gerçeklik gibi insanda bu anlamsız kuvvetin parçasıdır. Yine de hayatı katlanabilir kılan bazı deneyimler vardır. Bunlar çoğunlukla sanattan gelir. Sanat, kısa bir süreliğine de olsa, sonsuz çabalama ve arzu döngüsünden kaçınabileceğimiz sakin bir durak sağlar. Bunu en iyi yapan sanat dalı müziktir. Bunun böyle olması, müziğin bizzat İrade’nin bir kopyası olmasından kaynaklanır. Bir Beethoven senfonisini doğru ruh halindeyken dinlediğinizde yalnızca duygusal açıdan uyarılmazsınız: Gerçekliği olduğu haliyle bir an için görürsünüz. Başka hiç bir filozof, güzel sanatlara bu kadar merkezi bir yer vermemiştir; bu nedenle, Schopenhauer’in çeşitli alanlardan yaratıcı insanlar tarafından sevilmesi şaşırtıcı değildir.
Sayfa 200Kitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.