kederimize iliştirilmek üzere; bir çiçeğin telaşıdır beklediğim--
yaralarımıza kefil olmuyorsa dünya, ne kadar susarsak o kadar uzaksa yani
uzağın kıyısında unutulmuşsa görülen lüzum üzerine sızlayan kalbim
yani bakkalların önünden geçen çocuklar utanmasın diye belki de
nakaratları öksüz kalmış şarkıların işgal ettiği heveslere yazıldıysak...
veresiye bir yoksulluk yarasıdır, çok eskiden, görmelisin bu şiir bitmeden.
bu şiir bitmeden... sürdürülebilir belki bu kalkınma
dünya bizden yana durmuyor, biz hep dünyadan yanayken
babaların eve dönüşlerine yatırılmış bir çift gözün hatrına
garip çiçeği de açılmıyorsa bir mazlumun ah'ına hürmeten
bir bürokrat şair daha çıkarmalı kravatını o halde son kez!
--fransız devrimi'nden bu yana diyorum, güllerin hiç eskimedi--
güllerin diyorum, şimdi bunları boşver
turgut uyar'ın son imza gününe gelen dokuz kişinin hatrınabir şiir
bıçağın hatrına kabuğundan başka derdi olmayan usulsüz yaralara.
akif'in tabutunu taşıyan o dört kişinin hatrına ya da.
--elini uzatsan tutacakmışsın gibi ufukta gözlerini usulca kapatmış güneşi--
bir şiir;
aklımı elif uykusuna yatırmış
bir gramofon kaydında bana uçurumlar sezdiren.
bir şiir;
ellerin kadar gökyüzü, cenaze marşı ve sebepsiz gülkurusu
teslim olmamanın çiçeği gibi alnıma yazılmış bu yağmurların uykusu!
bekliyorum, şaşkın ruletler karışacak belki şakaklarımızda aniden
beklemek ki, bu şiirin ön sözünde bile hükmen yenik sayılır.
bekliyorum, sıralar boyunca çizik içinde kalbim --daha önce de söylemiştim.
gece yarıları gözlerimde tren düdükleri gibi ağır ağır patlıyor kırık dökük gülüşlerin!
bekliyorum, düştüğüm yeryüzünün şaşkınlığıyla tek başına
bir kıssa düşer modern dünya ortasına, yüzümün ortasına
kalbimin ortasına, alnımın ortasına...
o çocukların bakışları da yere düşmüsse kıyamet yakın.
ve imam hüseyin'in atı sendelediğinden beri mariye menzilinde,
sınanmaz hiçbir merhamet, sükûttur gördüğümüz her rüya!
kadraj hataları/ izdiham yayınları, istanbul, kasım 2014