Gönderi

MAZİYİ BİR SOKAĞA SIKIŞTIRAN YOL ; PİOTRKOWSKA CADDESİ
MAZİYİ BİR SOKAĞA SIKIŞTIRAN YOL ; PİOTRKOWSKA CADDESİ Bir haziran sonuydu, takvimler 29 dese de, yolculuk maziyeydi bu sefer. Haritada Lodz, piotrkowska sokağı yazılıydı ama katılımcılarla renklenen grup, son zamanlardaki en güzel yolculuğunu yapıyordu maziye. Evet bu yolculuk, biraz da geçmişeydi. Grupta profesörümüzde vardı, matematikçimizde, edebiyatçımızda vardı, iş adamımız da, genci de vardı güngörmüşü de. Daha ne olaydı, ekip hazırdı, kaptan vira bismillah dedi, çevirdi kontağı. Piotrkowska Sokağı mı uzundu ( 5 km) yoksa her adımda bir hatıra, her soluklanış da bir yadediş mi efsunlu kılıyordu yürüdüğümüz caddeyi bilmem. Biz maziye dalmadan, sokağın mazisine bir bakalım isterseniz. Merkezinden geçen bir tramvay hattı aynı geniş bir yeşil kuşak gibiydi Piotrkowska’nın. Mickiewicza Bulvarı'ndan Bağımsızlık Meydanı'na kadar nerdeyse otopark yeri yok denecek kadar azdı. Bizi her yönden büyüleyen bu sokakta en çok emek 1990’dan sonra buraya alın terini akıtmış olan mimar Marek Janiak’e aitti. Marek aynı zamanda o dönem "Zódź Kaliska" adlı bir sanat grubun önemli bir üyesiydi. Piotrkowska Sokağı Vakfı'nın kurulması fikrini ortaya önce o attı. Amacı, bu sokağı yeniden canlandırmak ve yayalara açmaktı. İlkin, Piłsudskiego Bulvarı ile Tuwima Sokağı arasındaki mesafe trafiğin dışında bırakıldı. Renkli parke taşları ile kaplı ve modern sokak lambaları ve sokak mobilyalarının diğer unsurları ile donatıldı. Sanat, bu sokağın her taşına işlenmeye başlamıştı. Sokağın kuzeyindeki Özgürlük Meydanı ki, 1993-1997 yıllarında trafiğe kapatıldı. Yayalara açıldı. Meydan, eski kaldırımı taklit eden siyah parke taşları ile döşendi ve sokak mobilyaları açısından da gittikçe daha güzel unsurlarla donatılmaya başlandı. Değişim ve dönüşümün önü açıldı mı, durdurabilene aşk olsun. Piotrkowska Sokağındaki dekorasyon değişikliği ile birlikte apartman evleri ve yanında duran küçük saraylar da canlandırıldı. Bazı barlar, restoranlar, mağazalar ve kafeler onların içine taşındı. Öncelikle, apartman dairelerinin ön cepheleri yenilendi ve sokaktaki canlanma yavaş yavaş arka bahçelere ve ordan da arka binalara kadar ulaştı. Bugün gezdiğimiz sokağın hepsi olmasa da, çok sayıda binanın arka bahçesi parke taşı ile döşendi ve ticaret amacıyla kullanılmaya başlandı. Bugün Piotrkowska Caddesi, ekonominin de ticaretin de kalbidir. Tabiki PTAK alış veriş merkezi ile MANIFAKTURA’yı da unutmadan. Ama şehrin vitrini, kalbi her zaman için Piotrkowska oldu. Çünkü en önemli idari ofislerin hemen hepsi, bankalar, mağazalar, restoranlar ve iplikçiler, kitapçılar, alış veriş marketleri ve dükkanları boy boy bu caddeden geçenleri selamlamakta. Łódź kentinde düzenlenen etkinliklerin çoğu, açık hava partileri, yürüyüşler ve resmi kutlamalar burada gerçekleşiyor. Piotrkowska’nın şahitliğinde olmayan olaylar, Lodz’un tarihine geçmiyordu sanki. Piotrkowska için, Lodz'un kültürel, politik, duygusal, ticari ve iş merkezidir dense yeterli değildir.. Bu sokak efsunludur,alımlıdır,hayale meyelandır alır götürür sizi maziye. Girdiğiniz bir kitapçı sizi İstanbul’daki Sahafçılara, yediğiniz bir dondurma Fatih’deki Roma dondurmacısına, yanında soluklandığınız Nobel edebiyat ödüllü Milosz heykeli, uzaklara dalmış bir Yahya Kemal’e, sokak boyunca sağlı sollu rengarenk çiçekler bahara binbir renkli laleleriyle giren İstanbul’un kokusuna bırakır sizi. 7’den 77’ye birlikte olmaktan keyf aldığınız arkadaşlarınız ise bir lise son sınıf gezisindeki arkadaşlarınızı getirir aklınıza. Yani efsunludur Piotrkowska, sizi sadece o an’da bırakmaz, alır götürür. Ve tabiki graffitiler. Ben daha önce de demiştim, kayıtlara öyle geçsin lütfen, Lodz;Graffitiler tarafından esir alınan şehir. Birbirinden farklı ne figürler var, ne resimler var ki, kelimelerin kifayetsizliğine ısmarlanmayacak şekilde gözlerinize bir bayram havası yaşatır. O kadar güzel resimleri o büyüklükte yapmak ne kadar zorsa da renk canlılığını bu düzeyde tutmak da hakikaten ayrı bir ustalık ister. Bırakın duvarları yerleri bile boş bırakmamışlar bu sokakta. Bastığınız yerlerde bile ülke sinemasının en ünlü isimlerinin aktörlerini, rejisörlerinin isimlerini aynı Hollywood’daki gibi yıldızlarla sarmalanmış bir şekilde görmek hayal değil. Burası da bizim “Holly Lodz”umuz yani. Piotrkowska’yı bitirdiğimizde günde bitmişti. Midemizde evsahibi Lazoğlu 61’in ikram ettiği “Balkan Mutfağı”nın meşhur köfteleri, kalbimizde bir Lodz aşkı, gözümüzde rengarenk bir sanat cümbüşü, ve nihayetinde günün resminde “Yılanlarla bile sarmaş dolaş, İbrahim abimizin” ilk heyecanı, sanki bu ekibin son seferi değil gibi geldi bize. Bilmem Mevla ne der? Dr. AA
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.