Gönderi

Dostoyevski tutukluluk hayatının en korkunç zorlukları arasında dört yıl boyunca yalnız kalamamış olmayı da sayar. Oysa, insan etrafında her an birileri olsa bile kendini tecrit edebilir, soyutlayabilir. Bu herkes için mümkündür, herkesten çok Dostoyevski için mümkün olması gerekirmiş gibi geliyor insana; olağanüstü imgelem gücüyle çevresindeki her şeyi bertaraf etmeyi gayet iyi biliyordu, mutlaka. Ne olursa olsun, hiç değilse dışımızda kalan, zihnin çalışmasını aksatsa da engelleyemeyen insanların varlığına kıyasla kendimizden uzaklaştırması daha zor varlıklar mevcuttur. Bunlar içsel varlıklardır. İçinde bir hastalığı barındıran, aynı şekilde dört yıl (çoğu kez daha uzun süre) boyunca korkunç acılar çeken, hiç düşmeyen bir ateşin yarattığı sersemletici rahatsızlığı sürekli yaşayan, ancak büyük bir çaba göstererek yatakta doğrulabilecek hale gelen bir adamın, hastalığının sıkıntısını her an çeken bir adamın yalnız kalması, diğer tutukluların arasındaki Dostoyevski’nin yalnız kalmasından çok daha zordur; zaten Dostoyevski öteki tutuklularla, onlar da Dostoyevski’yle ilgilenmiyordu. Oysa, ateş ve hastalık insanı kendileriyle ilgilenmeye mecbur eder. Büyük ihtimalle kürek cezası Dostoyevski için bir şans olmuş, içsel hayatının kapılarını ona açmıştı. İlginçtir, o andan itibaren yazışmaları Balzac’ınkilere benzer: Mektuplarda borç para ister, şan şöhret umuduna istinaden yüz katıyla geri ödeyeceğini vaat eder. “
Budala
Budala
güzel bir kitap olacak” der, –tıpkı
Vadideki Zambak
Vadideki Zambak
gibi– çünkü, içinde yeni bir adamın uyanmakta olduğunu hisseder.
Sayfa 75 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
··
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.