Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

377 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Kitap, küçük bir Türk topluluğunun kısa süre içinde bir dünya imparatorluğu haline gelmesinin, dünya tarihinde gizemi aralanmasi gereken bir mesele olduğu yönündeki sözle başlıyor. Buna etken olan hususlar incelenerek devam ediyor. Anadolu Selçuklularin, Moğol İlhanli Devletine yenilmesi ve bunun ardından da Moğollara bağlı bir devlet haline gelmesinden sonra, Anadolunun hakimiyeti Moğolların elinde bulunmaya başladı. Bu esnada Anadolu'daki beylikler de Moğollara itaat eder haldelerdi. Bu beyler arasında en atılgan isim olarak ileride Osman Bey kendisini gösteriyor ve Bizans'a karşı kazandığı Bafeus Savaşı ile de itibarını oldukça artırıyordu. Bu itibari ile de çevre Türkmenler onun bayrağı altında gaza etmek için ona katılıyorlardi. Gaza faktörünün Osmanlıların büyümesinde önemli bir etken olduğu üzerinde önemle duruluyor. Gaza ile kazanılan topraklarda istimalet politikasının uygulanmasının zorunlugu olduğu belirtiliyor; çünkü bölge halkının toprağı işlemesi gerekiyordu. Orhan bey zamanında teskilatlanma hızlanıyor, 1. Murat ile fetih hareketi artıyor; Yıldırım Bayezid ile Anadolu birliği sağlanarak merkeziyetci bir devlet vücut bulunuyor ancak Timur'a Ankara Savaşı'nda mağlup olunması ile Anadolu birliği bozulup Osmanlı on küsur yıl sürecek Fetret Devrine giriyordu. Uygulanan istimalet politikası ve o esnada Avrupa'daki durumlar nedeniyle Osmanlı yıkılma tehlikesi yaşamaktan kurtuluyor; Çelebi Mehmet'in yönetimi ele geçirmesi ile de yeniden toparlanma sürecine giriyordu. Aslında barışçı, kendi halinde ve içki düşkünü bir insan olsa da şartların kendisini sık sık savaşa zorladıği 2. Murat zamanında Avrupa'da önemli bir mağlubiyet alınıyor, taht 12 yaşındaki Mehmet'e geçse de Çandarlı'nin işleriyle tekrardan tahta Murat geçiyor ve Haçlilar mağlup ediliyor ve Osmanlı Balkanlarda kalıcı olduğunu kesin bir şekilde ilan etmiş oluyorlar. Murat'tan sonra 2. Mehmet 19 yaşında tahta geçiyor, geçer geçmez de İstanbul'un Fethi için harekete geçiyor. 21 yaşında da İstanbul Fatihi oluyor. Sonra da kendisini sadece Osmanlı sultanı değil Roma Kayzeri olarak lanse ediyor, çünkü geleneğe göre bir devletin baskentinin alınması o devletin namzeti olduğunun göstergesi demektir. Bunun için Fatih, Bizans hanedaninin soyundan gelen yerleri -Mora, Pontus- de alıyor. Fatih ayrıca kendisini İstanbul'u dünya başkenti haline getirmeye veriyor. İstanbul Bizans'ın son dönemlerinde oldukça nüfus kaybetmiş ve eski önemini yitirmeye başlamıştı. Fatih, çeşitli yerlerden hem Rum hem Türk nüfusu Istanbul'a taşır. İmar faaliyetlerine önem verir hatta bizzat kendisi de sık sık kontrol eder. Hem bu işler için hem de yeni seferler için vergileri artırır, toprak reformuna gider; özellikle toprak reformu yoğun tepkiye neden olur. Bu yüzden kendisinden sonra devlet adamları daha pasif ve sofu olan Bayezid'i tahta çıkartacaklar, Sofu Bayezid de karşı reformlar yapacaktır.(Sar tarihi ileriye Atatürk devrinden 12 sene sonra Menderes zamanı) Bunlarla birlikte Fatih, meşhur kanunnamesini ilan eder. Burada kardes katli de yasaya bağlanır ancak zorunlu tutulmaz. Fatih'in kendisi de henüz bebek olan kardeşi Ahmed'i, tahta çıkar çıkmaz boğdurmuştur. Fatih öldükten sonra Bayezid geçer tahta az önceki dediklerim yaşanır, onlarla birlikte Cem olayından dolayi dış politikada önemli adımlar atilamaz. Ayrıca Anadolu'da Safevilerin kışkırtmasiyla isyanlar vardır. Sonunda bunlara dayanamayan Yavuz Selim, babasını tahttan indirir. Yavuz, Safevilerin üzerine yürür; bu esnada Anadolu'da Safevi yanlilarini öldürtür(bir rivayete göre 40 bin insan). Safevileri yener. Sonra da Memlukleri ve Mısır'a, Hicaz'a hakim olarak halifeligi de alır. Yavuz ölür, geçer yerine Süleyman. Süleyman malumunuz üzere Batı'da, Doğu'da, denizlerde seferler düzenleyerek Avrupa'da Muhteşem lakabiyla anılmaya başlar. Avrupa'nın birliğine mani olmak için Fransa'ya sık sık yardım eder. Hatta Fransa'nın yardım üzerine cevaben yazdığı mektubu da meşhurdur ve dünya tarihinde bence en önemli üstünlük belgelerinden biridir. (#53719809) Lakin Kanuni zamanin sonlarında aslında devlette sorunlar peydah olmaya başlıyor. Ayrıca Kanuni zamanında şeriatcilik artıyor. Normalde devlette atılacak her adımda ulemadan fetva alinmiyorken Ebussud ile beraber buna yönelik adımlar atılıyor. Kanuni öldü, Sarı Selim geçti tahta ve Kıbrıs'ın alınmasının üzerine Haçlı Donanması İnebahti'da Osmanlı donanmasini yakiyorlar. Bu olay bir dönüm noktası olarak verilmiş. Çünkü Osmanlı bu olayda her zaman korktuğu şeyi yani Birleşik bir Avrupa'dan büyük bir darbeyi yemistir. Her ne kadar bundan kısa süre sonra Sokullu önderliğinde donanma yenilense de üstünlük psikolojisi kaybolmaya ve buna karşın da Avrupa için de müzmin mağlup psikolojisi noktalanmaya başlıyor. Ve sene; 1595, Osmanlı Habsburg savaşlarinda Osmanlı teknik manada geri kalmasının faturasını ödemeye başlamış ve barış istemeye başlamıştır. Bu durum ise İmparatorluğun çöküş alametleri olarak belirtilmiştir. (#53737380) Kitabın ikinci bölümü diyebileceğimiz bölümünde ise Osmanlı'nın ekonomik, sosyal, idari düzeni anlatılmıştır. Buralarda özellikle toprak yönetimindeki çifthane sistemi üzerinde durulmustur. Bununla birlikte tımar sistemi devletin en önemli yapılarından biri olmuştur. Nitekim tımar sistemindeki bozulmalar neticesinde, Iltizama verilen toprakların artışı birçok soruna yol açmıştır. 1838 Balta Limanı Anlaşması ile açık pazar haline gelen Osmanlı'nın ekonomisinde önemli yeri olan Lonca sistemi de çökmüştür. Hem Anadolu'da nüfusun fazlaca artması hem de tımar sisteminin bozulmasının neticesinde Celali isyanlarinin baş göstermesi sonunda Büyük Kacgun denilen yogun göçler yaşanmıştır. Osmanlı'nın en istemediği olayların başında köylünün topraklarını terk etmesi geliyordu. Devletin paraya ihtiyacının artması neticesinde kiralama usulunden hayat boyu ve ırsi olarak verilmeye başlanan topraklar, ayanlarin oluşmasına ve adeta yeni yeni hanedanciklar oluşturmaya başlamıştır. Daha baştan itibaren ele geçirdiği toprakları sıkı kontrol edip merkeziyetci politika izleyen Osmanlı için ayanların oluşması tüm işlerin ters gittiğinin hatta işlerin iflas ettiğinin göstergesidir. Zaten kitapta bu durum, klasik Osmanlı rejiminin tarihe karışması ve feodallesmis Osmanlı rejiminin oluşması olarak görülüyor. İyi okumalar..
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20102,591 okunma
··
713 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bilge İrem Özer okurunun profil resmi
Kitabın çok iyi özeti olmuş teşekkürler :)
Kaan okurunun profil resmi
Beğenmenize sevindim.☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.