Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

118 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Kitapda yaşanılan olayları okuyunca gerçekten cahilliğin ne kadar korkunç bir şey olduğu bir kez daha görmüş oldum. Benim incelemem belki biraz kitabın dışında bir yazı olacak ama bu fikirlerimi ve düşüncelerimide yazamadan edemedim. Öncelikle her şeye rağmen şunu belirtmek isterim yazarın düşüncesinde değilim. Tarikatların veya tasavvuf meclislerinin kapatılmasından yana hiç olmadım. Şuna katılabilirim; Kur'an, sünnet, icma, kıyas ışığında demetim altına alınması yerinde bir karar olurdu... Ama güzel dinimizi, tasavvufu ve tarikatı anlamayan, kendi heves ve arzuları için dini suistimal eden yobaz ve sahtekârların karşından olan her harekatın destekçisiyim. Tarikat ve tasavvuf bir yaşam metodurur. Kişinin benliğindeki nefsi ve kötü hasletlerin ehlileştirmek için daha temiz ve saf bir halle Allaha yakınlaşmasıdir. Bence. Daha önce aynı yolda ilerlemiş nefsi ve kötü hasletlerini tanımış ve bu hasletlere gem vurmuş mürebbi, şeyh, üstad diye isimlendirile bilir .Hâdis-i şerif'te dendiği gibi "mümin müminin aynasıdır". Kişiye ayna olabilmek için yapılan bir metod, bir yaşam biçimidir. Günümüzde benzeri durumların; aşk, iş, yaşam koçluğu adı altın veren kişiler de mevcut, buna meditasyonu da ekleyebiliriz. Tabi aynı durumlar değildir. Ama sadece yaşamımızın belirli bölümlerinde bir yol gösterene ihtiyaç duyabiliyor insan .Bunun için şeyh ,üstad, hoca, filozof gibi bir yol gösteren gerekli olduğunu izah etme gereği duyuyorum. Anlaşılır olabilmek için. Zamanında güzel bir insandan güzel bir söz duymuştum; "Şeriatsız tarikat olmaz" diye çok yerinden bir söz olduğunu düşünüyorum. Kitapta yaşanan olaylara baktığımızda İslamiyet'in Şer'i hükümlerini bilen hiç bir insan bu durumlara düşmez. Çünkü; İslamiyetin şer'î hükümleri bu yaşanan olayları yasaklar. Bilginin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha belirtmek isterim. Ilimsiz hiçbir şey olmaz.... Her yapıda olduğu gibi; Öğretmenlikte , Devlet memurluğunda ,polislikte ,askerlikte, savcılıkta , doktorlukta, milletvekilliğinde vb... bir çok oluşumda olduğu gibi tarikat ve tasavvufta da işin amaçı dışında işgüden yobazların çıkması kaçınılmazdır. Tarihimizde baktığımız zaman tasavvuf ve tarikatın birçok güzide insanın yetiştirdiğini Görmek mümkündür; YunusEmre, Mevlana, Fatih Sultan Mehmet, Akşemsettin, Pir Sultan Abdal , Hacı Bayramı Veli, Erzurumlu İbrahim Hakki, Aziz Mahmut Hüdayi...vb İsmi aklıma gelmeyen ama düşünceleriyle yazdıklarıyla insanlığa Merhameti, sevgiyi, hoşgörüyü, adaleti öğütleyen bir sürü eserler bırakarak bize Ayna tutan Gönül dostları vardır. Tarikatı ve tasavvufu bir Öcü gibi göstermektense işin ehli insanların hakkına girmektense, Hakikimanadaki niyetlerini ayyuka çıkarmak daha isabetli olmaz mı. ? Hem bu metoda gönül verip hizmet edenler için hem de insalık için... Kitabın yazılış biçimi üzüm yemekten çok bağcıyı dövmek olduğunu anlamak pek zor olmasa gerek. Şahsen kendi adıma bir sürü tasavvuf ve tarikat metodu üzerine kitaplar okudum. Gerçek manada bu yaşananların hiçbiri biri hakikatte yoktur. Sadece amaçlarınin, çıkanların ve nefsi hasretlerin Köpeği olmuş sahtekar insanların Bu temiz duyguları kullanarak insanları saptırmaktadırlar..Allah onlara nalet etsin.... Peygamber efendimiz( sav) de buyurduğu gibi Kıyamete yakın bir zamanda din ile dünyalık elde edilecek bir zümre türeyecek. Onlar, kuzu postundaki kurt gibidirler. Sözleri baldan tatlı, kalpleri ise, kurt kalbidir. Allah Teala onlar hakkında şöyle der: Dinimi kullanarak insanları mı aldatıyorsunuz? Bana baş kaldırmaya mı cüret ediyorsunuz? Zatıma yemin olsun ki başlarına, masum insanları bile şaşkına çevirecek bir musibet getireceğim.’  Şu ümmet için en korktuğum şey, dili ve sözleri ile âlim, kalbi ile cahil olan kimsedir. Hz. Ömer Saygılarımla keyifli okumalar...
Şehvetiye Tarikatı
Şehvetiye Tarikatıİsmail Saymaz · İletişim Yayıncılık · 20192,691 okunma
··
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.