Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Önsöz
Söylendiğine göre, fakir ve seyyah derviş olan Şems-i Tebrizî, zâhirî ve bâtınî ilimlerde meşhur bir âlim olan Mevlânâ'yla karşılaşmış ve onun kitaplarını eline alıp bir havuza fırlatmıştır. Mevlânâ'ya bir seçenek sunmuştur; ya yalnızca ruha odaklanan bir hale ilerlerken ona eşlik edecek ya da dilerse kitaplarına kavuşacaktır -esrarengiz şekilde kitaplar hiç zarar görmemiş olacaktır. Dinî ilimler ve tefekkürün manevî fikirlerle dolu o değerli ciltlerini terk eden Mevlânâ, ma'şûkla bir olmak için onun adına takdir edilen yola koyulmuştur. Mevlânâ'yla birlikte durup kendimize şu soruyu sorma sebebimiz hâsıl olur: Olup bitenden sonra onun tasavvuf üzerine yazılmış kitapları okumasının ne faydası vardır? Nihaî olarak gözlerimizi o sayfadan bu sayfaya çevirmek yerine, dillerimizi kâinâtın Rabbini doğrudan zikirle meşgul etsek daha iyi yapmış olmaz mıyız? Üzücü bir şekilde bu çağda ve günümüzde ancak çok az insan Şems-i Tebrizî'nin kişisel kılavuzluğuna ulaşma şansına sahip olacaktır. Daha ziyade, kendimizi çoğunlukla kitaplara verip onlardan şahsî ihtiyaçlarımız uyarınca çeşitli yararlar elde ediyoruz. Kimileri tasavvuf hakkında bazı bilgi ve gerçekleri elde etmek için okuyacak ve her ne kadar tecrübelerin hiçbir sistematik düzeni olmasa da bu kitapta adı geçen hususları ziyadesiyle bulacaktır. Ancak dinle alâkalı kitapları okumakla edinilecek en derin fayda, manevî doktrin ya da fikirlerin izahları okuyucu içindeki doğrudan taakkul için anahtar haline geldiklerinde gerçekleşir. Umarız ki bu husus elinizdeki makalelerden hâsıl olacak en büyük faydayı teşkil eder; okuyucu tasavvufun belli bir yönünü öğrenirken derûnda kesinliklere giden kapıları açacak bir ya da birden fazla "anahtar”la karşılaşabilir. İçimizdeki bu vakıalara "doğrudan taakkul” diyebiliriz. Eğer okuyucu lâyıkıyla onlara açık olursa, evrensel bir metafizikî hakîkatin bu neviden "derûnî ispatlar”ının birçok anahtarına bu kitapta erişebilir. Bu nevi okuyucuların her durumda Müslümanlar için mümkün olabilecek bir tarzdâ sûfîlere dönüşmeleri şart değildir -sadece basit bir şekilde bir akıl seviyesine ulaşacaklardır ki genellikle tüm kalıntılar modern düşünce alışkanlıklarımızda keşfedilmemiş kalmaktadır. Roger Gaetani Ocak 2006
Sayfa 18 - İnsan yayınları - irfan ve tasavvuf dizisi
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.