Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

368 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Anadoluyum ben, Tanıyor musun ?
Bu kitap bir tarih kitabı olmaktan öte Anadolu tarihini nasıl anlamalıyız ve okumalıyız sorusunun cevabı niteliğinde, çok önemli ve değerli bir eser. Kimisi Anadolu tarihini 1071'den başlatır, öncesini yok sayar. 1071'de Anadolu'nun kapıları bizlere açılmış. Peki öncesinde kapalı mıydı ? 1071'den önce kimse yok muydu, boş boş duruyor muydu bu topraklar ? Silinip gitti mi bir anda yerleşik kültür, göçebe kültürü ile gelenlerce? Bu ülkede vatanseverlik edebiyatı yapanların kendi toprağının tarihinden habersiz olması çok trajiktir. Anadolu tarihi, onlarca medeniyetin eriyip, karışıp, birbirinin içine geçtiği bir kültürdür. Örneğin; Yaşadığımız şehirlerin birçoğunun adı antik dönemlerden kalan isimleridir ya da kökeni antik dönemlerdir ; Manisa antik dönemlerin Magnesia'sı , Adana 3500 yıldır Adana olarak kalmış, Konya Hititlerde İkuna sonraki dönemlerde İkonia olmuş , Sezar'ın Pontus kralına "geldim, gördüm, yendim" dediği yer Zela bugünün Tokat Zile'sidir. Sipil Dağı antik dönemde Spylos diye geçer, Bergama Pergamos krallığının adıdır, İstanbul'un Kadıköy'ü Kalkedon'dur. Ve bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. Göbeklitepe'de yapılan kazılarda ortaya çıkartılan medeniyet ve eserler bize yabancı olabilir mi ? 12 bin yıllık bu yer, insanlık tarihini yeniden şekillendirecek kadar güçlüyken, Anadolu tarihini bin yıla indirgemek ne kadar mümkündür? Ezop Masalları Anadolu'dan çıkmadır ama nedense yabancımızmış gibi görürüz. Ezop Masallarını okuduğumda birçok atasözünün dayandığı tarihin ne kadar eski olduğunu görmüştüm. Örneğin ; Bir ağacın meyvelerini almak için taş atarlar. Ve ağaç da "bu başıma gelenler hep meyvelerim yüzünden" der. E işte bu bizim "meyve veren ağaç taşlanır" atasözümüz değil mi ? Çanakkale'de toprak testi yapanlar, testi bitince ellerinin izini beyaz boyayla testinin üstüne bırakırlar. Troya bölgesinde kazılarda çıkartılan toprak eserlerde de aynı iz bulunur. İşin ilginç yanı bu eserler ilk defa bulunmuştur. Yani ortada bir kopyalama değil bir süreklilik vardır. Hatta Troya müzesine giderseniz bu konuyla ilgili bir bölümün olduğunu da görürsünüz. İçtiğimiz cacığın bile Hititlilere dayandığını öğrenince şaşırmıştım. Kısa sıra önce bir haber çıkmıştı. Marmaris'in bir ilçesinde yatır diye dua edilen bir yapı aslında gladyatör mezarı çıkmıştı :) Kısacası tarih silinip gitmez, dönüşür, değişir ama hep kalır. Hititleri, Frigleri, Lidyalıları, Troyalıları, Göbeklitepe'yi daha onlarca medeniyeti kendisine yabancı sayanın, bu toprakları anlaması mümkün değildir. Kitapta hem bölüm içinde hem de bölümler arasında biraz fazla tekrar var bu nedenle okurken bazen yorucu olabiliyor ama bunun dışında okuması keyifli bir kitap, Anadolu gerçeğini masalsı bir şekilde anlatmış İsmet Zeki Eyüboğlu. Yayın evi ise kitabı baskıya sunmadan önce hiç okumamış galiba. Çok ilginç yazım ve kelime hataları var. Tasavvuf yerine tasarruf yazılmış örneğin. Elimde kalem birçoğunu okurken düzelttim ama böyle bir kitapta bu hataların olmaması gerekliydi bence.
Tanrı Yaratan Toprak Anadolu
Tanrı Yaratan Toprak Anadoluİsmet Zeki Eyüboğlu · Derin Yayınları · 200710 okunma
··
55 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.