Gönderi

125 syf.
9/10 puan verdi
Seyirci kalmayın, yaşama müdahale edin, kendinizi tanıyın ve gardınızı alın. Yaşamı nefes alarak geçirmeyin, yaşamınızda söz sahibi olun. Yasalar, iktidarlar, politika, komşular, stres, sana hiçbir şey katmayan arkadaş, seni küçük olduğuna inandıran ne varsa kaldırıp çöpe at. Önce kendini küçük gör, bu küçüklüğün içinde bir büyüklüğe erişeceksin. Kişisel gelişim kitapları gibi konuşmak istemiyorum evet bir küçük adam olarak içimde büyük bir özgürlüğü keşfedip de buraya geldim. Son kullanma tarihi var mıdır bu keşfin, özgürlüğün bunu zaman gösterecek. Şu an kuş gibi hafif oluşum sizi ilgilendiriyor. Nesin sen? Asker, öğretmen, hakim, mühendis ya da Dostoyevski'nin kitaplarındaki o sefil memur musun? Gogol'ün paltosuz memuru da olabilirsin. Ne fark eder? Ne isen nesin. Ben bununla ilgilenmiyorum. Çünkü sıfatların karşıda oluşturduğu zoraki tavrı iyi bilirim. Benim ilgilendiğim şey tamamen farklı. Öncelikle dış kuvvetlerden ayrılarak iç kuvvetlere yönelmek istiyorum. En basitinden şu an nerdesin, evet koltukta oturuyorsun ya da uzanmışsın, kafan yastıkta 1000kitap'ın gece özelliğinin verdiği memnuniyetle bu yazıyı okuyorsun. Söyle bana, ne için yaşıyorsun? Evin, araban (o da varsa) dışında ne gibi bir birikimin var. Senin için yatırım ne demek? Sen onu bunu boşver de özgür müsün? Soruların içinde boğabilirim seni. Kendine ait bir yaşamın var mı küçük okur? Çevrendeki insanlar için ne demeksin. Aaa evet! Bu çok önemli. Çünkü bu ''elalem ne der'' adlı putun müritleriyiz biz. Attığımız adımın hesabını, aldığımız nefesin karakteristik hızını bile buna göre ayarlarız. İşte biz buyuz küçük okur. Korkularımız var. Şu ana kadar kendimize bir dirhem dahi özgürlük ısmarlayamadık. Koşullar deme bana! Deme! Bahane duymak için yazmıyorum bunları. Yenemediğimiz koca bir ''atalet'' var... Evet bu ataletsizliğin getirdiği bir adaletsizlik. En büyük adaletsizliği kendimize yapıyoruz. Varoluşsal salatalar bunlar. Sartre'ların, Camus'lerin, Dostoyevski'lerin geçtiği yollardan geçmen mi gerek illa! Hiç sanmıyorum. Çünkü bir yolun çıkmaz olduğunu anlamak için sonuna kadar yürüme saçmalığına inanmıyorum. Hem hafif bir soluk eksikliği bile seni derhal aramızdan ayırabilir. Kendini aradın mı hiç küçük okur? Rehbere kendini kaydet , sonra onu ara ve onunla uzun uzadıya konuş. De ki ona sen kimsin? O da desin ki sana ben kimim? Bu sorun bizim için en acil çözümlenmesi gerekendir. Bana tekrara düşüyorsun deme. Belki de bunları yazarak kendi içimdeki ataletsizliği yenmeye çalışıyorumdur. Ne var beraber çözsek. Bunları okuyup iç çekiyorsan aynı evrende aynı bulutun altında aynı dertler bizi birleştirmiş demektir. Bak küçük okur, okuduğun kitapları rafına kaldırırken duyduğun mutluluk işte bize en yakın yalan budur. Kendi odanda bir başına bile rol yapar hale gelmişiz. Büyük biraderler'in zihnimize olan oyununa ortak değil seyirci olmuşuz. Yahu biz bu sahneye bir kere davet edilmişiz. Bize tutulan dev aynaları çekildiğinde korkunç bir travmaya sürükleniyoruz. Ancak dev aynaları 5 senede bir oy pusulasının içinde tekrar tutuluyor önümüze. Sana hiçliğinden övünç yaratıyorlar! Bunun tek bir sebebi var. Medya, gazete, internet demeyeceğim. Bunlar dışsal etmenler. Ahmet Hamdi diyor ya hani: ''insanoğlu, insanoğlunun cehennemidir'' diye. Haklı haklı olmasına da ben bu sözü şöyle güncellemek istiyorum: ''İnsanoğlu, kendi kendisinin cehennemidir.'' Sen izin vermesen bu hiçliğe katlanmaz, bunu kabullenmezdin. Bir sürünün peşinde koşmazdın. Sloganlar atan güruhun içinde sesi artırmaktan öteye giden bir rolün olurdu. Yanıldın, küçük okur. Ne mi yapmalı? Ne yapacağını en iyi sen bilirsin ancak bu kitaptan okuduklarıma bakarak kendin için yaşamalısın. Kendin için yaşarken de başka küçüklerin önüne büyük taşlar koymamalısın. Çünkü bunun bir silsile olduğunu unutma. Bu silsilenin ucu elbet bir gün sana dokunacaktır. Senin özgürlüğünün başladığı yerde başkasının özgürlüğünün bitmesine izin verme. Bu mottoyu yıkalım. Milenyum çağına lanetler okuyup, suçu teknolojinin üstüne atma. Dediğim gibi suçlu biziz. Komşularının sesini kıs. Elalem konuşurken müziğin sesini aç. Yaşa küçük okur. İktidarların canı cehenneme. Siyasetin canı cehenneme. Kendi mezarını bile yaşam alanı diye sana açtırmalarına izin verme. Hayatın içine karış. Yürüme, koş. Gülümseme, kahkaha at. Coşkunu içine taşı. Hayat pişmanlıklarını sığdırabileceğin bir kutu değil. Pişmanlıklarını tabutuna dahi sığdıramazsın. Kurtul onlardan. Hafifle! Birçok şeyin farkındayız aslında. Ne yapacağını biliyor olup da yapamayan lanetliler gibiyiz. Bu noktada Dr. William Reich'in bu denemesi ciddi manada bir iç hesaplaşmaya itiyor insanı. Kitap okumayı zevk almaktan öteye götürmek için harika bir deneyim. Lütfen kitabı sesli okuyun ve sık sık aynaya, içinize bakmayı ihmal etmeyin. William Reich'in kendisinden Listen, little man: youtube.com/watch?v=DeIgAlI...
Dinle, Küçük Adam
Dinle, Küçük AdamWilhelm Reich · Cem Yayınevi · 202113,2bin okunma
··1 alıntı·
10,8bin görüntüleme
Erkan Ayhan okurunun profil resmi
Kalemine sağlık. Sen yaz biz okuyalım.
Didem okurunun profil resmi
Yazın elimde olmayan sebeplerden ötürü kitabı yarıda bırakmak zorunda kalmıştım, bu incelemeden sonra en kısa sürede tekrardan başlamaya karar verdim😌 Efsane bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık 🌹
Homeless okurunun profil resmi
Yeniden başlayıp, sindire sindire okuyun:) Bazı kitapların zamanı var ise bunun yok. Yorumunuz için teşekkür ederim.
12 öğeden 11 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.