Gönderi

Bazen yalnız kalmak ister insan, Bazense yakaladığı ilk kalabalığın arasına karışıp, orada kaybolmak. Bugün yalnızlığım içime sığmıyordu sanki, her zamankinden daha da yalnızdım. Odama kapanıp yüksek sesle dinlediğim müzikler bile yok etmiyordu bu duyguyu. Dışarı çıkıp bir iki insan yüzü göreyim istedim ve kalabalığa bıraktım kendimi... Kalabalığın ve aynı zamanda tüm yalnızların ortak mekanı, AVM'ye götürdü ayaklarım beni. Sıradan insanlar gibi davranmaya çalıştım bir süre, Telefonumu kurcaladım, hızlı adımlar attım sanki bir yere yetişiyormuş gibi. Ha birde sürekli saate baktım, yakamı paçamı düzenledim evden aceleyle çıkmış gibi. Yorulduğumu fark ettiğim an duraksadım olduğum yerde, İnsanlar o kadar kör, o kadar umursamaz olmuşlardı ki; Yanı başından geçen beni, fark etmiyorlardı bile. Sürekli değişik sesler uçuşuyordu havada. Herkesin keyfi yerindeymiş gibi, mutluymuş, normalmiş gibiydiler. "Bugün giyecek bi' şey bulamadım canım yaa, bunları giydim bende nasıl olmuş?" "Off ince giyindim ama yağmur yağmaz inşallah, üşütmeyeyim bu havada." "Anne şurada duran amcaya bak, çok komik dimi?" Bunlar etraftan yakaladığım bir kaç cümleydi sadece. Şuan yere uzansam ve ölüyor gibi yapsam, sanki hiç biri dönüp arkasını bakmayacak gibiydi. Sonra biranda etraftaki tüm sesler uğultuya dönüştü, Yalnızca kalp atışlarımı duyabiliyordum, hızlı ve öfkeli atıyordu, birde yorgun... Geçip bir kafeye oturdum, sanırım birazda üşümüşüm. Bir insanın bedeni üşüyünce çare çokta, içi üşüyorsa çaresi tek oluyor işte. Malum kalbi üşüten tek şey, "Sevgisizlik..." Neyse etrafta hızla geçen, hatta koşuşturan insanlara baktım bir süre... Gözlerim yorulunca, yerde gelişi güzel atılmış sigara izmaritlerini gördüm. Bir tanesinde kırmızı bir ruj izi vardı, bunu muhtemelen güzel bir kadın içmişti. Bir diğeri ise fazlaca buruşturulmuş ve dibine kadar içilmişti, Bunu da muhtemelen bir adam içmişti, Ve sanırım oda benim gibi yalnızdı ki, sigarasını ziyan etmek istemedi. Sonra duvarda özenerek yazılmış isimler ve yazılar dikkatimi çekti. Bir tanesi; "07.05.2017 Seni çok seviyorum. Melek-Hakan" Üzerinden epey geçmiş, istemeden de olsa düşündüm onları.. Acaba şuan hala birlikteler midir? Sanmam, bence çoktan ayrılmışlardır. Yada belki evlenmişlerdir şimdi, çok mutlulardır, hatta çocukları bile olmuştur. Arada gelip duvardaki isimlerine bakıyorlardır. Olamaz mı? Yağmur çiselemeye başladı, hafif hafif okşuyor yanaklarımı. Kafamı gökyüzüne kaldırıp, yumdum gözlerimi... Damlalar yüzümün farklı noktalarına geliyordu, Her gözüme isabet ettiğinde de göz kapaklarım irkilip daha da yumuluyordu. Düşündüm sonra, zihnimde değişik kurgular dönmeye başladı. Yağmur sanki temizlemeye çalışıyordu insanları, uyandırmaya çalışıyordu bu kabustan, Hatta bazı damlalar, haddini aşarak yüzlerine tükürüyordu insanların. Bir şeyleri değiştiremeyeceğini anlayan damlalar geri çekilmişti sanki, dinmişti yağmur. Yağmurdan kaçan yalnızlığım, yine müsade istemeden geldi oturdu yanıma. Kimse görmüyordu ama ben hissediyordum onu. Usul usul fısıldıyordu kulağıma sanki; "Seni asla bırakmayacağım." İçimi bir titreme sardı, kalabalık cadde bile bomboştu aslında, yalnızdı sanki insan. O anda renklerini kaybetmiş bir tablo gibi hissettim kendimi, İnsanlar diğer tablolar hakkında yorumlar yapıp, üzerinde konuşuyor, Bana gelince boğulup, sıkılıp bir diğerine atlıyorlardı... O an düşündüm ve şunu merak ettim; "Siyah beyaz olan ben miydim, yoksa onlar mı?"
··
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.