Çiçek Açmış Genç Kızların GölgesindeEn güzel kitap ismi diye bir yarışma düzenlense ben oyumu kati suretle bu kitaptan yana kullanırdım. Ne incelikli, ne hoş ve narin bir isim öyle değil mi?
Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci durağı olan Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde kitabı beş yüz iki sayfalık " Mme Swann'ın Çevresinde" ve " Memleket İsimleri:Memleket" olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
İtitaf etmeliyim ki birinci kitaba nazaran çok daha fazla zorlandım ve zaman zaman kendimi zorunlu olarak katıldığım akraba ziyaretlerinde, yüzümde mahçup bir tebessümü sabitleyerek, neredeyse beşyüzüncü kez dinlediğim bir hatırayı tekrar dinlemeye çalışırken içine düştüğüm boğuluyorum hissinin göbeğinde buldum diyebilirim. Pek tabi, pek çok konuda olduğu gibi aradım hatayı kendimde buldum. Tüm bu boğulma hissiyatı hep eksiklikten, zihnin anlatılana tam hazır olmayışındandır. Peki Proust okumaya insan ne zaman hazır olur sorusunu soracak olursak ben buna hiçbir zaman yanıtını veririm. Proust okumaya bizi hazırlayacak olan yine Proust'un kendisidir. Bize bakmayı, görebilmeyi, yakalamayı ve anlamayı öğretecek olan rehber Proust'tan başkası olamaz.
Proust'un sanatla iç içe geçmiş olan hayatının, müzik, resim, edebiyat ve tiyatro alanındaki hem duayenlerinin, hem eleştirmenlerinin sohbetlerinde bulunmasının, kendisinin de üstün gözlem yeteneği ile birleşince ortaya böyle muazzam bir eser çıkması abes değildir.
Proust da annesi gibi piyano çalmaktadır hatta büyükannesinin kız kardeşinin Chopin'in öğrencisi olduğu bilinmektedir. Yani Proust müziği bilerek dinler. Serinin içerisindeki Vintuil karakteri üzerinden müzik bilgisini ve eleştirisini okuyucuya aktarmaktadır. Chopin'in adı bir kaç yerde geçer Proust Chopin hayranı mıdır bilemem ama ben kendisini ne zaman Swannlar'ın tarafına doğru yürüyüşe çıkmış ve akdikenleri seyre dalmış olarak hayal etsem zihnimde Chopin'in Spring Waltz çalar.
Birinci bölümde neredeyse ikiyüz sayfa boyunca Mme Swann'ın salonuna girme çabasını ve Gilberte olan merakını okuruz. İlk aşkı olan Gilberte olan yaklaşımı, duygu değişimleri, inişli çıkışlı ruh halleri tüm çıplaklığı ile okuyucuya aktatılır. Zamanın duygular ve zihnimiz üzerindeki etkisi gözler önüne serilir.
İkinci bölümde Proust büyükannesi ile birlikte yaz tatilini geçirmek üzere sahil kasabasına gider ve orada tanışacağı genç kızlarla olan yakınlaşmaları, gerek duygusal gerekse hormonal etkileşimleri ve kararsızlıkları aktrarılır. Proust'un anlatımında samimiyet vardır. Duygu geçişleri ve kararsızlıklar tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilir zamanın duygularımızı nasıl etkilediği, evirip çevirdiği ve bir an önceki hissiyatımızla bir an sonrakinin asla aynı olamayacağını bize farkettirir.
İkinci bölümde Proust'un resim eleştirmenliği yönüyle de tanışırız Elstir karakteri üzerinden bizi resim sanatına meraklandırır ve bir resmi hem ressamın hem meraklısının gözünden görmemizi sağlar. Mösyö Proust bir ressamın ışığı fırça darbeleriyle resme işlemesi gibi, edebiyatı ile zamanı nakış nakış zihnimize işler.
" Bu benim seven insanlarla zevk alan insanların aynı kişiler olmadığını ilk hissedişim değildi" diyor sevgili Proust. Şüphesiz ki bir ilişkiden zevk alan taraf her zaman daha az seven taraf olmuştur. Sevmek fiili, aşırı hassasiyeti ve nitekim acıyı da beraberinde getirir.
Son olarak kitaptaki en sevdiğim alıntıyı eklemek istiyorum.
"Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki, bir bütün olarak içimize sığmaz, sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür, bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını farketmeyişimizdir."
Kitapla ve sevgiyle kalın sevgili okur...