Gönderi

Safiye Sultan (Hasekiliği)
O dönemde Venedik, dünyanın belli başlı devletlerinden biriydi. Bilhassa deniz gücü hâkimiyeti Osmanlı Devletini yıldırmıştı. Ancak Osmanlı ile Venedikliler arasında bir sulh vardı. Yinede Türk korsanları Venedik gemilerinden ve denizcilerinden hoşlanmazdı ve bilhassa Turgut Paşa bir Venedik düşmanı idi. Türk korsanları iyi istihbaratçılığı sayesinde birçok Venedik gemisine el koyabiliyordu. Baffo ailesi Venedik’in asil ailelerindendi. Bu aileden biri olan Bay Baffo, Venedik’e bağlı Korfu Adası’nın valisi idi. Kızı Sinyorina Baffo babasını ziyaret etmek için Venedik Limanı’ndan, Korfu Adası’na doğru hareket eden Venedik kadırgasına binmişti. Tektaş, Harem… s. 148 119 Bu arada Türk korsanları da boş durmuyor, casusları ve haber alma servisleri aracılığı ile Venedik limanından hareket eden bu kadırga ve bu kadırgada bulunan vali kızı Baffo‘nun hakkında bilgiler topluyordu. Türk korsanları, Kanuni Sultan Süleyman’ın Damat Lütfi ve Barbaros Hayrettin Paşalar ile birlikte Korfu adasına çıkışı ancak padişahın burada fazla kalmak istememesi… Hikâyesini bilmekte ve padişahın ayağının değdiği yerin kâfir elinde olmasını kabul edememekteydi. Bu sebeple Korfu valisi büyük Baffo’ ya kızını kaçırarak acı vermek, onu sıkıntı içine sokmak korsanlara huzur verecekti ve düşünüldüğü gibi de yapıldı. Kadırga tespit edilerek top ateşine tutuldu. Venedikli kaptan teslim bayrağını çektiğinde Türk leventleri kadırganın içine sızmıştı. Kadırga ele geçirilmiş ve ganimet tespiti yapılamaya başlanmıştı. Hemen Korfu valisinin kızı bulundu ve Reisin karşısına çıkartıldı. Reisin karşısına çıkan Sinyorina Baffo; genç kızlıkla çocukluk arasında ki Sinyorina Baffo sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi boynu dik, reisin gözlerine bakmıştı. Reisin amacı belliydi vali kızını ya siyasi bir koz olarak kullanacak ya da karşılığında oldukça yüklü bir fidye koparacaktı. Ancak kızın güzelliği ve zarafeti karşısında kararını değiştirmiş ve bu kızı Osmanlı Harem-i Hümayununa göndermeye karar vermişti. Öztuna, Üç Haseki Sultan, s. 9, 10 120 Genç Baffo, Manisa’da bulunan Şehzade III.Murat’a uygun görüldü. Türk leventleri İzmir Limanı’nda kızı karaya çıkardılar. Buradan, kara yolu ile Manisa’ya geçildi ve Manisa Sarayı’nda bulunan Murat’ın haremine teslim edildi. İlk olarak haremin tecrübeli kadını Raziye Kadın’a bu kızın yetiştirilmesi görevi verildi. Genç kız, olan bitenin farkında değildi. Esir edildiğini biliyor ancak, nereye ve ne için getirildiğini bilmiyordu. Burak, s. 69 Şehzade haremine giren Venedikli Genç Baffo hayretler içerisinde kalmış ve harem içerisindeki kadınların güzelliğinden ve terbiyelerinden oldukça etkilenmişti. Kendisi de güzeldi ancak, bu güzeller arasında sivrilmek için sadece güzellik değil oldukça keskin bir zekâ da gerekiyordu. Baffo, Şehzade Murat’a giden yolu bulmuştu: Güzellik ve zekâ. Zekâsına güvenen Venedikli Baffo neşeli, karamsarlığa kapılmayan, azimli bir tabiata sahipti. Öncelikle Türkçe ve Türk adet, terbiye ve ahlakını öğrenmesi gerekiyordu. Kelime - i Şahadet getirtilen Baffo artık Müslüman olmuş ve Raziye Hatun’un talimatı ile de Venedikli genç Baffo Safiye adını almıştı. Bundan sonra Baffo değil, Safiye olacaktı. Öztuna, Üç Haseki Sultan, s. 15, 16 Safiye’ye istikbali hissettirilmeye çalışıldı. Şehzade Murat’ın gönlünün fethedilme yolları anlatıldı. Sonunda Safiye’nin istikbal anı gelmiş, Raziye Kadın görevli cariyelere Safiye’nin Şehzade için hazırlanmasını emretmişti: “…Bu gece için Safiye’yi efendimize hazırlayın!” Safiye beline mücevherli kemer kuşatılarak, saçlarına elmaslı bir tarak iliştirilerek hazırlandı. Akşam olmuş Şehzade Murat odasına çekilmişti. Ardından da hazinedar kalfalar, Safiye’yi Şehzade’nin yatak odasına sokup çekilmişlerdi. Tektaş, Harem… s. 150 Safiye bu gece hamile kalmış ve 26 Mayıs 1566’da bir Şehzade doğurmuştu. Bu sırada Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar önlerindeydi ve son anlarını yaşıyordu. Murat dedesi Kanuni’yi çok severdi. Bu nedenle çocuğunun adını o sırada Manisa Sancakbeyliğinde bulunan babası II.Selim’’in değil, dedesi Kanuni’nin koymasını istemişti. Kanuni’de çocuğun isminin Mehmet olmasını bildirdi. Kanuni Zigetvar’da hayatını kaybederken, II.Selim’de tahta oturmuştu. Şehzade Murat ise veliaht olmuştu. Safiye artık veliaht zevcesiydi. Burak, s. 70 İleride padişah karısı olacağını bilen Safiye’nin içi iktidar hırsı ile dolmaya başladı ve derhal kadın iktidarını ve nüfuzunu ortaya çıkaran ve “Kadınlar Saltanatı” denilen dönemin açılmasına neden olan o ünlü kadını yani Hürrem Sultan’ı araştırmaya koyuldu. Hürrem Sultan, onun kayınvalidesinin kayınvalidesi ve kocasının babaannesi idi. Onunla ilgili ne varsa okumaya, elinden geldiğince onun hakkında bilgi toplamaya başladı. Kararı belliydi; oda Hürrem Sultan gibi muhteşem bir kadın olacaktı; o diğer gözdeler, cariyeler gibi bir kenara atılmış kadın olmayacaktı. Yaptıkları ile kötü bir şöhrete sahip olan Hürrem Sultan’ı inceleyen Safiye, onun neler yaptıkları ile değil, Sultan Süleyman gibi ulu cihan hakanının üzerinde nasıl bir nüfuz kazandığı ile ilgileniyordu. Hürrem güzelliği, alımlılığı ve zekâsı ile önemli bir kadın haline gelmişti. Safiye de güzelliğine ve zekâsına güveniyordu. Oda Hürrem Sultan gibi bu meziyetlerini değerlendirecekti. Zaten Şehzade Murat’ı etkilemiş ve bir dediği iki edilmeyen gözde bir kadın haline gelmişti. Her şeye sahipti ancak, sadece Manisa sarayında. Oda biliyordu ki, imparatorluk İstanbul’dan yönetiliyordu. Kayın validesi Nurbanu Sultan’ı da incelemiş, onu Hürrem Sultan’ın nüfuzuna erişmekten uzak görmüştü. Bu sebeple Safiye iktidar hırsı ile yanıyor padişah karısı olacağı günü iple çekiyordu. Öztuna, Üç Haseki Sultan s. 24, 25
··
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.