Gönderi

Şah İsmail'den söz açılınca Hanzade hanım çehresine çöken bir tebessümle: - Şahın Taçlı hanım adında genç ve güzel bir karısı varmış,diye söze başladı.- Bu genç kadın, beni şahın huzuruna çıkardı. Şah İsmail'in "Sünnileri öldürüp, derilerini samanla doldurduğu'' şeklinde rivayetler işitmiştim. Bu yüzden suratsız bir adamla karşılaşacağımı zannediyordum. Ama tahtta oturan yirmi dört yirmi beş yaşlarında, yakışıklı bir yiğitti. Sakal bırakmamış.Sadece uzun ince bıyıklan vardı. Şahin burunlu, iri gözlüydü. Azerice konuştu. Söylediklerinin hepsini anladım. Şia imamları Hz. Fatıma soyundan geldikleri için kadınlara aşırı saygı duyarlarmış. Yolda da buna defalarca şahit oldum. -Ama daha önceleri bizlerde de hanımlara karşı saygı vardı,- dedi Babür. - Semerkand'da Bibi Hanım adına medrese kurulmuş. Onun karşısında Saray Mülk Hanım medresesi var. Şah-ı Zinde'deki Şadı Mülk Hanım makrebesi ise dillere destan.''
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.