Gönderi

Geçmişte Eskiyen Kalıntılar Öyle bir yerdeyim ki... Birini sevememek, sevdiğine ait olamamak ve hiçbir şey hissetmemek çok tuhaf bir duygu. Hani kimseyi sevemezsin ya ama sürekli bunun acısını çekersin ya aynı onun gibi işte, sürekli bir yalnızlık hissi… Neden korkuyorum ki birisiyle aşk yaşamaktan? Neden bir adım atamıyor ve neden korkularımı yenemiyorum? Cevap bulamadığım en zor sorulardan biri her halde. Bu soruları sürekli kendi kendime sorarak da yaşanılmaz ki . Hayat aslında önüme bir sürü kişi çıkarıyor, seçimlerimi bana bırakıyor ben ise seçim yapmaktan korkuyorum. Sanki böyle sürekli mutsuz olacakmışım gibi, sanki yolda yürürken aniden arkamdan biri gelip beni bıçaklayacakmış gibi. Hani mutlu olmayı istemiyor da değilim aslında. Kim istemez ki; her sabah güne gülerek başlamayı, yarınlara umutla bakmayı ama sürekli bir üzüntü, mutsuzluk içindeyim gerçek aşkı bulamamanın korkusundan dolayı. Hissettiğim acıyı kimseye söyleyemiyor ve sessizce ağlayıp atlatmaya çalışarak, her şey yolundaymış gibi yapmaya devam ediyorum ama bir yere kadar. .. “Fakat sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?” Acılarla kendimi sürekli dibe vurup, vurdukça en dibe batıyorum. İçim kor gibi yanarken susmak acıların en beteri oluyor benim için. Her şeyi bırakıp gitmek istiyorum hiçbir şey olmayacağını bile bile. Sonra hayat beni amaçsız bir hortuma sürüklüyor. Günler geçtikçe her şeyim darmadağın olup, kayboluyor. Kimseye karşı bir şey hissedemez hale geldim. Bunların hepsi bilmediğim amaçsız bir korku, sebepsiz bir korku. Belki de tam aşkı buldum derken kaybetmiş olmanın hezimeti? Her sorumun cevabı çıkmaz sokak işte. Ne duygularıma tercüman olabiliyorum ne de bitmek bilmeyen gereksiz beni üzen sorulara. Hayatın onca güzel şeylerini yaşamak varken saçma bir konuda takılıp kalıyorum. Sanki her şey sona ermiş, umutlarım yıkılmış, sevdiğim kişi yıllar önce ölmüş de hayata küsmüş, hayat bağlarım kopmuş gibi tıpkı bu yazıyı yazarken konudan kopmam gibi. Her şey zor geliyor artık kaderime razı olur hale geldim. Mutsuzluk ise artık yaşam biçimim oldu. Her sabaha hayal kırıklığı ile uyanmak. Günlerimin boş ve sıkıntılı geçmesi de cabası. Kimsesizliğin, hissizliğin verdiği zehri gün geçtikçe içime çekiyorum. Bir ilaç lazım bana zehri atmam için. O ilaç ise ne bilmiyorum. Belki de eczanelerde bulunmayan bir şey. Bir yere kadar toparlar belki ama ben hep aynı yerde hissedecek gibiyim kendimi. ''Ben, bütün o zaman boyunca yalnızca sende yaşadım.'' Artık beni kurtaracak hiçbir şeyim kalmadı. Mahkumum yalnızlığa, kimsesizliğe, hissizliğe, mutsuzluğa ve sensizliğe.. Bazı sokaklardan hızlı bazılarından salınarak geçilir, bir de hiç geçmek istemediğimiz sokaklar vardır ya hani ben ise çıkmaz sokakta kurtulmayı bekliyorum, umutsuz bir şekilde.. Keyifle okurken eşlik etsin size.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.