Gönderi

1K Film Platformu Kasım Ayı: İran
Modernizm namına tersine devrim yaşamasına rağmen köklü bir kültüre sahip olan; Abbas Kiyarüstemi, Ashgar Farhadi, Bahman Ghobadi, Majid Majidi gibi çok sıkı yönetmenlere sahip İran'dan seçtiğimiz filmler altı oyla İran'da kısa bir süreliğine de olsa yasaklı olan 2004 yapımı Kemal Tabrizi filmi "Marmoulak (Kertenkele)" ve beş oyla Asgar Farhadi'ye 2012 Oscar En İyi Yabancı Film Ödülü'nü getiren "A Seperation (Bir Ayrılık)" oldu. Filmleri izleyip üstüne konuşmak isteyenlerle bu gönderi altında buluşulabilir. Herkese iyi seyirler.
··
87 görüntüleme
Hüseyin T. okurunun profil resmi
Marmoulak - Kemal Tebrizi Filmi henüz izlemeyenler okumasın, zıpoylır. Bir sistem eleştirisi... Defalarca hapsihaneye girip çıkmış bir adam, Kertenkele Rıza. Filmin başında niçin Kertenkele olarak anıldığını anlıyoruz. Salt sicilinden ötürü "kötü, iflah olmaz" damgası yiyip sistem tarafından köpek muamelesi görüyor. Ancak filmin devamı bize çok güzel bir mesaj veriyor. Bir hastane odasında, yine kötü adamlara has bir refleksle bir düzen uydurup hapishaneden kaçıyor. Dahası bu kaçış hoca kılığıyla oluyor. Yani koşulsuz sevgi, koşulsuz saygı göreceği bir zırhla. Bundan sonra kahramanımız bir yandan temel amacı olan kaçma eylemini gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan da yeni hayatının kabuğuna alışmaya çalışıyor. Bu koşulsuz sevgi ve saygı neticesinde "iyi, hürmet gören insan" statüsüne yükseliyor. Rıza karakterini hiç kötülük yaparken görmüyoruz. Tele takılmış bir güvercin için düz duvara tırmanacak denli şefkatli ve eski eşinden şiddet görecek bir kadına yardım etmek için çam yarması gibi bir adamı karşısına alacak denli sorumlu. Ancak hapishane müdürü ise sözünde durmayan, gerçeklerden çok itibara değer veren bir insan. Bir nevi "Joker" hadisesi. İyi adam kim, kötü adam kim pek net değil. Kertenkele karakteri üzerine uzun uzun konuşulabilecek bir karakter, iyi yaratılmış, iyi donatılmış. Film yine pek çok sorgulamaya da kapı açıyor: Tanrıya, Allah'a, Yaratıcı'ya, kim ne diyorsa, ulaşmak için tek bir yolun, tek bir kanalın olmadığını; her insanın farklı şekillerde onunla temasa geçebileceğini ancak bunun da dışarıdan, zorla yapılmaması gerektiği birkaç sahnede çok iyi verilmiş. Burada Allah'ı bulmak isteyen benim izimden ayrılmasın diyen sahtekarlara çok iyi bir dokundurtmaca var. Son olarak sanırım filmi izleyen herkesi etkilemiştir sonda çalan "Küçelere* Su Serpmişem" şarkısı. *sokak
Serkan Mutlu okurunun profil resmi
Marmoulak - Kemal Tebrizi Süprizbozan içerir Filmin temelini; baskıcı,geleneksel, tek merkezden yönetilen din ile özgürlükçü, çağa ayak uyduran, herhangi bir merkezi olmayan din arasındaki çatışma oluşturuyor. Film ilk başta bize baskıcı rejimin özelliklerini göstermeye başlıyor. Hırsızlıktan dolayı hapis cezasına çarptırılan Rıza’nın hapishane müdürüyle konuşması baskıcı rejimin ilk izlerini görmemizi sağlıyor. Müdürün”Burası bir hapishane değil bir ıslah yeri ve ben sizi cennete götürecek olan kişiyim” şeklindeki sözleri rejimin kendisini Allah yerine koymasını anlatıyor. Hapishane tellerine takılan güvercini kurtarma sahnesinde ilk önce güvercini gardiyanlardan biri kurtarmaya çalışıyor ama gömleği yırtıldığından vazgeçiyor. Sonra Rıza güvercini kurtarmak için duvara tırmanıyor bu sırada müdürle bahise giriyorlar. Rıza kuşu kurtarıyor. Müdür “ Eğer bu duvara tırmanırsan bir hafta cezaevi işlerinden muaf kalırsın” diye verdiği sözü tutmuyor ve “Hücreye atıldın, orada da bir hafta cezaevi işlerinden muaf olacaksın” diye kıvırıyor. Rejim kendinden başka kurtarıcı görmeye tahammül edemediğinden rejimin, iyilikte yapsa kendinden olmayanı dışlayan yapısı gözler önüne seriliyor. Rejimin insanlar üzerindeki etkisi Rıza’yı intihara sürükleyerek gösteriliyor. İntihardan kurtulan Rıza hastane tanıştığı özgürlükçü din adamıyla konuşuyor. Din adamının ‘Allah’a ulaşmanın insan sayısı kadar yolu vardır.’ Açıklaması aslında bütün filmin özeti gibidir. Rıza bu konuşmalardan etkilense de geçmişin alışkanlıkları peşine bırakmaz. Din adamının kıyafetlerini alarak hastaneden kaçar. Din adamı kılığında dolaştığı için herkes buna saygılı davranır tüm kapılar açılır. İran’daki din adamlarının niteliği sorgulanmadan sadece kimliğinden dolayı herkesin saygı gösterme zorunluluğu üzerine çarpıcı bir eleştiri. Filmin uzun bi kısmını kapsayan bu kesim özellikle güldürü unsurunu öne çıkardığından izlenmesi keyifli, filmin temposunu arttıran sahnelerden oluşuyor. Değinilmesi gereken bir konuda, ‘tesadüf gibi görünen olayların Allah’ın planının bir parçası olduğu’ şeklindeki yaklaşım. Birçok olay birbirine bağlanarak Rıza’yı yakalanmaktan kurtarır ve filmin sonunda Rıza’nın Allah’a ulaşması sağlanır. Rıza’nın sahte hoca kılığıyla en son verdiği vaazda hapishane müdürüne bakarak ““Kimseyi zorla cennete sokamazsınız” sözleri bizi filmin başındaki sahneye götürür. Sahte bir hoca olduğu anlaşılır ve tekrar hapse atılır. “Allah yalnızca iyilerin Allah’ı değildir” sözleriyle ötekileştirilen kesimlere sahip çıkar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.