Marmoulak - Kemal Tebrizi
Filmi henüz izlemeyenler okumasın, zıpoylır.
Bir sistem eleştirisi... Defalarca hapsihaneye girip çıkmış bir adam, Kertenkele Rıza. Filmin başında niçin Kertenkele olarak anıldığını anlıyoruz. Salt sicilinden ötürü "kötü, iflah olmaz" damgası yiyip sistem tarafından köpek muamelesi görüyor. Ancak filmin devamı bize çok güzel bir mesaj veriyor. Bir hastane odasında, yine kötü adamlara has bir refleksle bir düzen uydurup hapishaneden kaçıyor. Dahası bu kaçış hoca kılığıyla oluyor. Yani koşulsuz sevgi, koşulsuz saygı göreceği bir zırhla. Bundan sonra kahramanımız bir yandan temel amacı olan kaçma eylemini gerçekleştirmeye çalışırken bir yandan da yeni hayatının kabuğuna alışmaya çalışıyor. Bu koşulsuz sevgi ve saygı neticesinde "iyi, hürmet gören insan" statüsüne yükseliyor.
Rıza karakterini hiç kötülük yaparken görmüyoruz. Tele takılmış bir güvercin için düz duvara tırmanacak denli şefkatli ve eski eşinden şiddet görecek bir kadına yardım etmek için çam yarması gibi bir adamı karşısına alacak denli sorumlu. Ancak hapishane müdürü ise sözünde durmayan, gerçeklerden çok itibara değer veren bir insan. Bir nevi "Joker" hadisesi. İyi adam kim, kötü adam kim pek net değil. Kertenkele karakteri üzerine uzun uzun konuşulabilecek bir karakter, iyi yaratılmış, iyi donatılmış.
Film yine pek çok sorgulamaya da kapı açıyor: Tanrıya, Allah'a, Yaratıcı'ya, kim ne diyorsa, ulaşmak için tek bir yolun, tek bir kanalın olmadığını; her insanın farklı şekillerde onunla temasa geçebileceğini ancak bunun da dışarıdan, zorla yapılmaması gerektiği birkaç sahnede çok iyi verilmiş. Burada Allah'ı bulmak isteyen benim izimden ayrılmasın diyen sahtekarlara çok iyi bir dokundurtmaca var.
Son olarak sanırım filmi izleyen herkesi etkilemiştir sonda çalan "Küçelere* Su Serpmişem" şarkısı.
*sokak