Gönderi

220 syf.
10/10 puan verdi
Bir Kaçak Kölenin Biyografisi, Esteban Montejo'nun özyaşam öyküsü köllelikten Bağımsızlık Savaşına kadar yaşamış olduğu olayları anlatan tarihsel bir kitap. Esteban siyahi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Estobanin şöyle bi benzetmesi vardı, "Siyahlar tıpkı dokuzcuklar gibi satılırdı." diye. Oda öyle satıldı. Çocuk yaştan gençlik yaşına kadar köle bir hayatı vardi. Bağımsızlığı seven devrimci ruhlu bir gencti. Hatta köleyken birçok kez kaçma planları yaptı ve her seferinde yakalanıp prangalara vurduruldu. Prangalar onun korkusuydu. Yaşamın dağlarda olduğunu, özgürlüğünün de kaçmakta olduğunu biliyordu. Dağlar onun için özgürlüktü, köle olmaktan kurtulmanın tek yolu buydu. Bir gün bir plan yapar ve tekrar kaçamaya karar verir. Kaybetme şansı yoktu çünkü prangalar onun korkusuydu... Kaçmayı başardıktan sonra, günlerce yürür, durmaksızın.. Yürümekten bütün ayakları çatlamıştır, sonunda bir dağa varır ve dağda bir mağaraya sığınır. Bu mağarada yıllarca tek başına yaşar. Kimselere kendini göstermez çünkü, köylüler sahiplerinden para alıp kaçan köleleri bulmalarina yardımcı olmaktadır. Yıllarca hiçbir insanla konuşmaz, yediği tek yemek sebzeler ve ayda bir avladığı domuz etidir 106 yaşına kadar yaşamış olmasını yemiş olduğu domuz etine yorumlamıştır. Hastalandığında kendince bulduğu doğal yöntemlerle iyileşir. Bu nedenden dolayı birçok hastalığa neyin iyi geldiğini, doğal yöntemlerle çok iyi tecrübe edinir...    Bir gün saklandığı mağaraya kadar söylentiler gelir, herkes mutluluktan sokaklara atılır çünkü kölelik kalkmıştır artık. Bu söylentileri duymasıyla mağaradan çıkıp kendini köye atar, fakat hala köleliğin bittiğine kendini inandıramaz.  Dağdan indiği gibi yaptığı ilk iş saç sakal trasi olmaktir, dışardan onu ilk görenler yabani diye bakmıştır. Daha sonra işe koyulur, iş arayama başlar. Kolelik kalkmıştır fakat siyah ırkının ezildiği bir dönemdir. Küba yönetimi İspanyolların eline geçmiştir ve iş olanağı önceliği İspanyollara verilmiştir. Siyah ırktan olanlara yabani gözüyle bakılmaktadır. O dönemde, Ispanyollar dışında, siyah ırktan bir öğretmen, bir avukat, bir doktar gorunemezdir çünkü, beyazlar evrenin tek sahibi olduklarını düşünürlerdi... İs bulduktan sonra yıllarca barakada yaşamaya başlar, barakalar onun lanetidir. En büyük zafi kadınlardır. O dönemde Kübalılar ve İspanyollar eğlence günleri hazirlardi. Buralarda kadınlı erkekli dans edilirdi. Esteban dans etmeyi sevmez ama sirf kendi deyimiyle "piliç" leri görmek için giderdi. Kitapta, en güzel şeyin kadınlar olduğunu, bugüne kadar her türlü renkten ve ırktan kadın tanıdığını ve sayısız kez onlarla birlikte olduğunu söylemiştir. Kadınlar onun vazgeçilmezidir.    Ispanyollarin uyguladığı baskıdan Küba halkı dayanamaz, halklar ve ırklar arasındaki eşitsizlikler Küba halkının canina tak etmiştir ve halk ayaklanmasıyla Bağımsızlık Savaşı başlatılmıştır. Siyahlar ve beyazlar birlik olup İspanyol halkına karşı bir devrim savaşı başlatmıştır. Sokaklarda herkes "Özgür Küba" diye slogan atmaktadır. Bu adaletsizliğin bitmesini Küba'nın özgürlüğüne yorumlanmıştır. Esteban da Bağımsızlık Savaşına katılır. Devrimci yoldaşlarının ölümüne tanıklık eder, kendini devrimci gösterip İspanyollara katılan çoğu kişiye şahit olur. En nefret ettiği kişi, hırsız ve ahlaksız Tajo dur. Çünkü, kendini devrimci gösterip zorla sahip olmadığı kadın yoktur. Bir keresinde komşuları Tajo evinden birkaç tane kadin kilitlediğini ve bu kadınların yıllarca evin içinde tuttuğunu söylemiştir. Kendi kızlarıyla zorla birlikte olmuştur. Hırsızlıkta ve zorbalıkla üstüne yoktur. Herkesin korkulur rüyasıdır... Cephede hailik eder ve İspanyol saflarina katilir.. Esteban şöyle der, "Savaştayken kimseye güvenmemek gerekir. Aslında barış için de bu geçerlidir. İnsanlara güvenmemek gerekir".    Savaş gittikten sonra şehre döner. Karşılaştığı manzara onu mutlu etmeyecektir. O kırlarda yaşayan delikanlıdan eser yoktur. Kendi deyimiyle hepsi "pezevenk" olmuştur. Kulaktan kulağa gelen konuşmaları işitir ve insanların, siyah ırkın savaşa beyazlar kadar destek vermediğini işitir. Esteban, bunun üzerine şöyle der, "Savaş bittiğinde siyahların savaşıp savaşmadığı tartışması başladı. Siyah ırkın yüzde doksan beşinin savaştığını biliyorum. Sonra, yüzde altmış dediler. Peki, kimse bu sözleri eleştirmedi. Sonuç siyahlar sokakta kaldı. Boğa gibi yakışıklı ve sokakta. Bu doğru değil, ama öyle oldu" der. Bu dedikodulari halka yayan Amerikanlardır. İspanyollar gitmişti fakat, bu sefer Amerikalılar gelmişti. Amerikalılar siyah ırkı beyazlar için büyük bir tehlike olarak görmektedir. Savaş bittikten sonra beyaz ırk dışında polis olan tek bir siyah ırk olmamıştır. Bunlarin üzerine Esteban kendini yollaraya atar ve kırların yolunu tutar. Çünkü o buradaki yaşama ait değildir.    Daha önce hiç böyle bir kitap okumadim, buna benzer bir kitabın olduğunu da düşünmüyorum. Muhteşem bi kitap, kesinlikle okuyun.   
Bir Kaçak Kölenin Biyografisi
Bir Kaçak Kölenin BiyografisiMiguel Barnet · Yazılama Yayınları · 201713 okunma
·
35 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.