Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kör kuyularda merdivensiz kalanlara
"Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı; Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın." #31605051 Kitabın ismini ilk duyduğumda direkt aklıma Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu şiiri geldi. Toptaş hem yazdıklarıyla hem de kitaplarına verdiği isimlerle hep dikkati çekmiştir. Diğer kitaplarıyla kıyaslasığımızda bu kitabın ismi biraz daha farklı geldi. Şiirle birleştirince de acaba nasıl bir roman olacak diye iyice merak ettirdi. Şimdi nereden başlasam ne anlatsam Toptaş'ın da dediği gibi "BİLEMİYORUM" Toptaş bu romanıyla bizi bu kuyunun içine atıyor çık çıkabilirsen. Kitap bittikten sonra büyük bir boşluk hissi oluştu ve bir o kadar da soru... Toptaş'ı bilenler bilir ucu açık çok şey bırakır okuruna. Herkes kendinden bir şeyler ekler ve böylece kitap büyür de büyür.
Uykuların Doğusu
Uykuların Doğusu
romanı için "Romanın yapısı biraz da dünyanın hareketine benzesin ve roman tıpkı dünya gibi dönüp dursun istedim." diyor ve bu kitabın içinde de Uykuların Doğusu'na atıfta bulunuyor. Kitap bitince de benim aklıma ilk olarak bu roman geldi. Çünkü öyle bir bitti ki kitap akılda binlerce soruyla kalakaldık. Başladığımız yere mi döndük dedim, sonra da bu kadar şey oldu nasıl en başa döneriz dedim, daha sonra da yoksa bunların hepsi bir rüya mı acaba dedim. Toptaş ya bunun devamını yazacak ya da bu romana her okuyan bir şeyler ekleyecek ve dünya döndükçe kitap da dönecek duracak. Kitaba gelecek olursak çok özlediğim Toptaş'ı tam olarak göremesem de yine de tatmin ediciydi. İnce ince işlenmiş onlarca konu var aslında. Temel olarak toplumsal yozlaşma, insanların başkalarının acıları karşısındaki vurdumduymazlığı, seyir merakı diyelim. Tabii Toptaş bunları anlatırken bazen üstü kapalı cümlelerle bazen de büyülü bir anlatımla yapıyor her zamanki gibi... Kitap Güldiyar'ın evden babasına sefer tası ile yemek götürmesiyle başlıyor. Annesinin onu gönderirken söylediği şu sözler ise bize kitapla ilgili ipuçları veriyor. "Git ama dikkatli ol, tamam mı? Televizyon haberlerinde görüyorsun, her gün oğlan çocukları, kız çocukları kayboluyor. Sonra da tecavüze uğrayan bu körpecik çocukların parçalanmış cesetleri bulunuyor sağda solda. Ayrıca, biliyorsun, insanların gözleri önünde her Allah’ın günü kadınlar öldürülüyor. Bu yüzden diyorum dikkatli ol diye.” Sonrasında Güldiyar geliyor ama bir daha konuşmamak üzere susuyor. Aklımızda Güldiyar'a ne oldu sorusu hep diri kalıyor. Toptaş okuru bu ve  benzer sorularla hep kitabın içinde tutuyor.  Onlarca soruyu sanki  bir kuyunun içine atıyor ve çıkarmamızı istiyor ama ne merdiven var ne de  yardıma gelen birileri... Bu bakımdan çok akıcı ve kısa zamanda okunabilecek bir kitap. Konu ilerledikçe insanlar bu kadar mı kör, bu kadar mı duyarsız, bu kadar mı vurdumduymaz diyorsunuz. Başkaları acı çekerken kimileri çıkıp onu seyrediyor, kimileri çıkıp o acıdan faydalanmanın yolunu arıyor ama kimse o acıyı dindirmek için bir adım atmıyor. Atacak olanlar da o işten faydalananlar tarafından sindiriliyor, susturuluyor, elleri kolları bağlanıyor ne de olsa hayatta kalma dürtüsü hepimiz için ilk duygu değil mi? Ama insanın içini en çok acıtan da bu acı karşısında susanlar oluyor. Ama insan oğlu işte bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı biraz da... Burada Halil bizim insan yanımız olarak karşımıza çıkıyor. Halil de bu durum için şöyle diyor kitapta; "Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır..." İşte böyle olduğu sürece de ne acı bitiyor ne zulüm bitiyor. Olduğunuz yerde sayıyoruz, dönüp duruyoruz. Sonra Halil tekrar devreye giriyor. "Siz yaşayanlar, çok tuhafsınız!" ama kimse bir şey anlamıyor. Sonra devam ediyor. "Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam, her ikisine de gülümseyemem diyorum size. Bunu yaparsam o zaman da kendi yüzüme bakamam diyorum. Hepsi bu kadar, başka bir şey dediğim yok. Sizin mideniz kaldırıyorsa, kötülük edene de kötülüğe maruz kalana da aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz, işin o yanı beni ilgilendirmiyor." Herhalde artık anlarlar diyorsunuz ama yine anlamıyorlar. Ahh insanoğlu ahh... Konuyu takip bakımından belki de en sade kitabıydı bu Toptaş'ın. Hiçbir karmaşaya neredeyse yer bırakmıyor. Yukarıda da dediğim gibi zaman zaman eski Toptaş'tan izler olsa da benim gözümde kelimelere kanat takan Toptaş daha farklı. Bol sorgulamalı, bol cevapsız sorulu ve keyifli bir kitaptı. Keyifli okumalar.
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
··
614 görüntüleme
Selman Ç. okurunun profil resmi
İncelemede değinmeyi unuttuğum bir konu var sinema konusu. Kitabın böyle filmlik bir konusu da var. Acaba ileride sinemaya aktarılır mı diye de aklımdan geçti. Ve aktarılırsa yönetmen de sanırım Nuri Bilge Ceylan olur gibi. Sabah bununla ilgili ileti de paylaşmıştım şöyle ekleyeyim #54946587 Nuri Bilge Ceylan ve Hasan Ali Toptaş birlikteliği çok da güzel olur😊
Selman Ç. okurunun profil resmi
En güzel çağrışımı paylaşmadık. Münir Nurettin Selçuk youtu.be/DtEU8J0iJyc Ahh bee...
Osman Y. okurunun profil resmi
Selman hocam emeğinize sağlık. ( Bu üslubun yaygın olduğu edebiyat odaklı zamanları özlediğim için söyledim , ironik algılanmasın :) Tercih etmiyordum bu hitabı ama 2017 senesinde yaygındı , 1000K evrimi devam ediyor hayırlısı bakalım ) Kitap iyi belli ki , zaten HAT başka bir kafa anladık bunu daha iyi okudukça. Artık senden detaylı bir HAT okuma rehberi bekliyorum. Eski yeni kitaplarıyla kıyaslamalı , yeni başlayanlar için veya başlayıp devam edecekler için tavsiyeler. Örneğin kendim için , Heba ve Gölgesizler sonrası hangi kitabını okumak daha iyi olabilir? Bir ileti bekliyorum , sağolasın.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Başta bir eskiyi yad etmişsin ne güzel. Evet güzel zamanlardı ama evrime de zaten engel olamazsın sitede bir şekilde evriliyor keşke daha iyi olsa... Valla bütün kitaplarını okudum ama öyle bir ileti oluşturacak kadar da yetkin miyim bilemiyorum. Okumak biraz da keşfetmektir yani okurun kendisinin arayarak bulması daha önemli. Belli ki yazarı sevdin okuduklarının ikisi de roman. O zaman şimdi bir öykü iyi gidebilir. Ölü Zaman Gezginler ideal. İlk öyküleri. Dil şenliği orada da var. İleti konusunda da daha detaylı bir araştırma sonrası belki olabilir. Ama en son Kayıp Hayaller Kitabı ve Bin Hüzünlü Haz okunmalı.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Ne çok çağrışım yaptırdı bu kitap bana. Romanın kahramanı Güldiyar'ın ismini duyunca da aklıma direkt Ahmet Erhan'ın Gülşiir adlı şiiri geldi. Ne de güzel şiirdir ama😊 "Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım" youtu.be/IPJSMRoIDX4
NigRa okurunun profil resmi
Aklıma Şahsiyet geldi.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Hımm bak mantıklı aslında o köydeki olan olaylar düşünülebilir. Aklıma gelmemişti. Yine bir çağrışım yaptıracak bir şey bulduk😁
Sühan okurunun profil resmi
Yazarı ilk defa okuyacağım. Hangi eseriyle başlayayım sizce
Selman Ç. okurunun profil resmi
Merhaba, Daha çok öykü mü seviyorsunuz roman mı bilmiyorum ama yazarın ilk öykülerini okuyarak başlamanız faydalı olabilir diline alışmanız açısından. Dildeki o ahengi öykülerinde yakalayabilirsiniz. Ölü Zaman Gezginleri ilk iki öykü kitabının toplandığı kitap. Sonrasında ilk romanı Sonsuzluğa Nokta'yı okuyabilirsiniz.
1 sonraki yanıtı göster
Canan Doğan okurunun profil resmi
Kırmızı Pazartesi benzeri gibi öyle mi?
Selman Ç. okurunun profil resmi
Yok değil. Kırmızı Pazartesi ile benzerliği ismindeki kuyu :) Onun dışında bambaşka kitaplar.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.