Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir yanımız hep bahar, bahçe...
Yeni Şafak Gazetesinde köşe yazarı Yusuf Kaplan'ın yazısı. MENZİL'DEN YÜKSELEN SES VE ÜFLENEN NEFES... İşte Türkiye'de son yıllarda toplumumuz kendi maarif modelini keşfetme, geliştirme ve yeni ufuklara taşıma konusunda büyük gayret gösteriyor. Anadolu'nun çilekeş çocukları, yalnızca Anadolu'da değil Avrupa'nın göbeğinde de, Asya'da da bu modeli adım adım hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bütün cemaatler, medrese modeli üzerinde kendilerince çalışmalar yapıyor. Medresede bir patlama yaşanıyor. Bu yönelimin sağlam temeller üzerinden gerçekleştirilmesi, ön açacak, çağ açacak, çağrısı Çağ'ını kuracak, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, insanlığın yükünü omuzlarında taşıyan vefakâr, cefakâr anadilinden başka Arapça, İngilizce ve Latince öğretecek öncü kuşaklar yetiştirecek bir medrese modeline dönüşmesi gerekiyor. Bu medreselerin en umut vaat edenlerinden biri, Menzil'deki Hüseyniye Külliyesi. Samimiyet ve İhlasın timsali parlak bir ilim ve gönül adamı Ali Sözer kardeşimin girişimleriyle geçtiğimiz hafta boyunca tarihe kayıt düşen bir ilmî toplantı gerçekleştirildi Menzil'de. Menzil medreselerinin Avrupa ve Arap dünyasındaki hocalarının da katıldığı dünyamızın ve İslâm dünyasının temel varoluşsal sorunlarının bir hafta boyunca mercek altına alındığı göz kamaştırıcı bir toplantı oldu bu. SURDA BİR GEDİK AÇILDI... Sunulan bildiriler arasında bazı meselelere ilk defa derinlemesine odaklanan bildiriler vardı. Meselâ Hüseyin Okur kardeşimin fıkıhta “lügaz” meselesini ve boyutlarını irdeleyen bildirisi, çağımızda bir ilke imza attı. Ali Sözer kardeşimin tasavvufun algılanış biçimine ilişkin bildirisi de güzeldi. Beni en çok heyecanlandıran bildirilerden birine Muhammed Fatih Çakır kardeşim imza attı. Bildirisini sunmadan bir kaç gün önce metnini konuştuk uzun uzadıya. Sevgili Fatih, eğitimde “fıtrıyât” olarak adlandırdığı bir ilim dalı icat etmek üzere! Muazzam bir şey bu. Göz yaşartıcı bir çaba. Çok umutlandım. Kendi kök-kaynaklarımızla, öz-yöntemlerimizle, ruh dolu modellerimizle bir şeyler yapmaya başladığımız zaman bizim önümüzde kimse duramaz. Unutmayalım: Köklü sorunlar, köklü çözümler gerektirir. Köklü sorunlar, geçici çözümlerle daha da içinden çıkılmaz hâle gelir, kangrene dönüşür. Eğitim sorunumuz en köklü varoluşsal sorunumuz. Nasıl Gazâlî, çeyrek asırda bin yılın tohumlarını ektiyse, biz de 10 yılda yüzyılın tohumlarını ekemezsek yok oluruz. O yüzden Menzil'deki uluslararası medrese kongresi çok umutlandırdı beni. Gelecek yıl daha da büyüyecek ve derinleşecek. Allah'a hamd ediyorum bugünleri gösterdiği için. Bu muazzez girişime manevî desteklerini esirgemeyen Menzil'in gönül erlerine, erenlerine ve pîrlerine şükranlarımı sunuyorum. Medrese, küllerinden doğacak, medeniyet hamlemizin temellerini atacak ve İngiliz icadı Vehhabî, neo-selefî, şiî fanatiklerin miadı dolacak İslâm dünyasında. Oyun bozulacak! Geleceği ilim, irfan ve hikmet sütunları önünde Anadolu'nun vefakâr, cefakâr çocukları kuracak adım adım, sayha sayha ve sabırla... Yazıyı üstadla bitireyim: Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es!
Yusuf Kaplan
Yusuf Kaplan
··
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.