Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben ölürsem iki yavruma kim bakacak, kim ilaçlarını zamanında verip, kim kontrole doktora götürecek." Haklı. Şizofreni, tansiyon ve şeker hastalığı gibi sürekli ve zamanında ilaç içilmesi, doktora kontrole gidilmesini gerektiren bir hastalık ve bu anneler gibi yüzlerce annenin endişeleri gerçekten çok üzücü. Ben de zaman zaman düşünüyorum. Oğlum her ne kadar iyileşmiş olsa da ilaçlarını saatinde içmesi gerekiyor. Kontrollerine gitmesi gerekiyor. Ne kadar etkili ilaçlar çıksa da desteksiz olmuyor. Ve ne yazık ki yurdumuzda hastaneler dışında, insanca destekleyen ve bakan yerler yok. Hasta maddi ve manevi açıdan ailesinin bakımına muhtaç. İşte burada devletimiz ve belediyeler çalışmalara hız verip rehabilitasyon merkezlerini açmalıdırlar! Bu gibi hastalara sahip çıkmaları gerekir. Bu bir insanlık görevidir. Ailenin, hastasını hastaneye götürmesi de bahsettiğim gibi ayrı bir sorun. Bunun gibi sorunlara devletimiz, belediyeler ve vakıflar sahip çıkıp yardımcı olmalı. İşte o zaman ailelerin ve hastaların yükleri biraz hafifler. Hiç unutmam yıllar önce basından öğrenmiştim, İran'da bir grup Amerika'lı rehin alınmıştı. Yanılmıyorsam bir yıl kadar rehin kalmışlardı. Amerika, bu vatandaşlarını kurtardı ve o insanlara psikolojik tedavi uyguladılar. Çeşitli sağlık taramalarından geçirdiler. Bizler ne yazık ki yıllardır psikolojik baskı altındayız. Evlatlarımızın geçmişi kayıp geleceği meçhul. Bizlere, çocuklarımıza, yakınlarımıza sosyal destek verecek hiçbir kurum yok. Bilgilendirecek hiçbir yer yok. Sahip çıkacak kimse ne yazık ki yok. Artık bu konuda bir takım çalışmalar hemen yapılmalı. Batı ülkelerindeki gibi hasta yakınlarımızın sosyal güvencesi olması lazım diye düşünüyorum. İnşallah bunu biz dernek olarak, sivil toplum kuruluşları olarak çalışmalarımızla başarırız. İnşallah duyarlı insanların da destekleriyle bunu başaracağız. İsrail gibi küçük bir ülkede şizofreni dernekleri, İsrail Sağlık Bakanlığı'ndan maddi destek alıyorlar! Çok da başarılı çalışmaları var. Fakat ne yazık ki bizim ülkemiz de böyle bir imkân yok. ​ AKIL OYUNLARI Bu kış sinemalarda "Akıl Oyunları" filmi gösterimdeydi. Ben de merak edip, bir hasta annesiyle sinemaya gittim. Filmi seyrettik ve çok etkilendim. Seyrettikçe yıllar öncesine dalıp gittim. Profesör'ün yaşadıklarını bizim çocuklarımız da, yakınlarımız da aynen yaşamış ve yaşıyorlardı. Filmin başlarında hasta yakını olmayanlar için sıradan bir film olabilir fakat benim için, bizim için sıradan bir film değildi. İlk sahnede Profesör'ün (okuldaki) yurttaki odasına genç bir arkadaşı geldiğinde ben anladım ki, bu Profesör'ün hayal arkadaşı, kafasındaki seslerin hayali. Çok üzüldüm. Eşinin desteği olmasa belki Profesör, matematik dalında Nobel Bilim Ödülü'nü alamazdı diye düşünüyorum. Evet. Sabır, sevgi ve azim. Bunları eşi ona gösterdi ve başardı. Biz hasta yakınlarının bu filmden almamız gereken çok ders var. Yalnız bizim mi? Tüm insanlığın. İnşallah film insanlara gereken mesajı vermiştir. Şizofreni hastalığı hakkındaki yanlış düşünceleri kırmıştır. Çünkü iyi bir film. Seyrettikten sonra, önce o kadar da iyi bir film olmadığı kanısındaydım. Filmde gösterilen sahneler bizim, yakınlarımızın çektiği ızdırabın, çaresizliğin binde biri bile değildi. Keşke bir kameram olsaydı, oğlumun hastalığının başladığı günden bu güne kadar ne ızdırap çektiğini, oğlumun, benim ve ailemin neler yaşadıklarımızı filme alsaydım, inanılmaz bir film ortaya çıkardı. Bu kitabı yazarken filme hak verdim. Bazı şeyler yazılamıyor. Daha çok şeyler yazılıp çizilemiyor. Ben şimdi anladım. Filme kızıyordum. Yaşananlar çok yüzeysel. Yazık, yaşananlar bu kadar kolay değil. Şimdiyse filme hak veriyorum. Yine de çok güzel bir filmdi. Evet, buraya kadar yazdıklarım benim ve doktorların çabalarıyla bir insanı hayata ve topluma kazandırma gayretiydi. Ya toplumla devletin destek ve gayreti?​Evet ben sadece "binlerce şizofreni hastası" annesinden biriyim. Şizofreni gibi uzun yıllar süren, beraberinde hasta ve yakınlarına maddi manevi bir yıkım getiren bu hastalığı ne yazık ki devletimizi yönetenler hep görmezden gelmiş veya hiç hatırlamamış. Şimdiye kadar gelmiş geçmiş hükümetlerde doktorlar da bakanlık yapmışlardır. Ne yazık ki onlar da hiç umursamamış ve hatırlamamışlardır. Hatırlasalardı, biz hasta yakınları bu kadar acı çekmez, uzun yılları ümitsizlikle, çaresizlikle geçirmiş olmazdık. Çok çok zamansız, hayatlarının baharında hasta olan evlatlarımız, ızdırap, acı, korku dolu yılları ve çaresizlik içinde geçen bir ömrü yardımsız ve desteksiz yaşamazlardı. Keşke devletimizi yönetenler, özellikle ruh sağlığına daha çok yatırım yapsalardı. Belki bugün yakınlarımızın çoğu sosyalleşmiş, hayata dönmüş olurlardı. Ne yazık ki tıbbi tedavi dışında, maddi, manevi yardım ve rehabilite edecek hiçbir kurum ve kuruluş yok, bilgilendirecek hiçbir yer yok. Anadolu'da binlerce hasta ne yazık ki bilgisizlikten, parasızlıktan, doktorsuzluktan, evlerine belki de odalarına hapis oluyorlar. Devletimiz bir an evvel rehabilitasyon merkezlerini kurmalıdır! Önceden de bahsettiğim gibi, geçmiş dönemlerdeki devlet yöneticilerinin, iş adamlarının, siyasetçilerin evlatlarının düğünleri saraylarda, köşklerde oluyor. Balayıları Dubai'de veya başka ülkelerde oluyor. Allah daha çok versin. Ama bu ülkede yoklukla, hastalıkla mücadele eden insanlar da var. Acaba devlet yetkililerimizin veya belediye başkanlarının, holding sahiplerinin kaçı sabahın erken saatlerinde hasta evladını alıp hastanede muayene için sıra bekliyor? Benim yaklaşık onbeş yılım hastahanelerde geçti hala geçiyor. Oğlumu bir gün kontrole götürdüğümde yirmi iki, yirmi üç yaşlarında bir kızcağız babasına bağırıyordu. "Muayene paran yok diye beni neden eve götürüyorsun?" "Ben hastayım hasta! Anlamıyor musun!" diye feryat ediyordu. Sesi hala kulaklarımda. Ya sahipsiz kalanlar? Ne zaman onlara sahip çıkılacak? Dernekte annesi babası ölmüş hastaları görüyorum. Halleri çok perişan. Hergün onlarca insan derneği arıyor. Sahipsiz hastalar için "yardım edin" diye. Allah yardımcıları olsun, işleri çok zor. Hasta evlatlarımız kendi ülkemizde dışlanıyor! Birinci değil, beşinci değil, onbeşinci, belki de yirminci sınıf insan muamelesi görüyor. Yazık bu çağda, ilimin, teknolojinin ilerlediği bu zamanda insanlığa hiç yakışmıyor. Toplum olarak insanı damgalamayı, dışlamayı çok iyi biliyoruz ama bir gün kendi yakınımızın da hasta olabileceğini nedense hiç düşünemiyoruz. Gerçekten hasta ve yakınlarının yükü çok ağır. Ne zaman milletçe, devletçe, şizofren hastalarına sahip çıkacağız? Ne zaman doktora gidemeyen hastalara devletimiz el uzatacak? Ne zaman sosyal güvencesi olmayanlara devlet sahip çıkacak? Ne zaman hayatta yalnız kalan bu insanlara devlet barınma evleri kuracak? Ne zaman işe girmede öncelik tanıyacak? Ne zaman kamu kurumları ve özel kurumlarda, şizofren hasta ve engelli çalıştırma mecburiyeti koyacak?​ Ne zaman pırıl pırıl, insana ve insanlığa yakışır tedavi göreceği hastaneler yapılacak? Ne zaman batı ülkeleri gibi yarı yol evleri yapılacak? Bu yarı yol evlerinde, hasta hastaneden taburcu olduktan sonra hayata uyum çalışmasına alınıyor çok da başarılı oluyorlar. Ne zaman çalışamayan tüm engelilere insanca yaşayacağı bir ücret verilecek? İşte bunlar sağlandığı zaman ben bir anne olarak öldüğüm zaman gözüm arkada kalmaz. Kalmayacak. Öldüğüm zaman Allah diye can vermek istiyorum evladım ne olacak diye değil. Zaman zaman basında ve medyada çıkan olumsuz haberler bizleri çok üzüyor. Bir kişinin işlediği suçu bir topluma mal etmek çok yanlış. Bu yanlış bilgisizliğimizden kaynaklanıyor. Bazı televizyon kanalları reyting uğruna, hiçbir bilimsel dayanağı olmadan, bir kişinin işlediği bir suçu bir topluma mal edip çok abartılı canlandırmalarla yayınlıyorlar. Yüzlerce hatta binlerce insanı kırıp üzdüklerinin farkındalar mı acaba? Bilimsel araştırmalarda şizofreni hastaların suç oranları sağlıklı insanlara göre yüzde bir! Duyarlı doktorlarımız ve biz hasta yakınları evlatlarımızın toplumda damgalanmaması ve dışlanmaması için mücadele ederken, kendini bilmez ve duyarsız bir takım insanların bilinçsizce damgalamalarına masum evlatlarımız hedef olmaktadırlar. Yanan ormanların faturasını da bu masum kendini savunamayan insanlara çıkardık. Bir devlet yetkilisi, ruh ve akıl sağlığı yerinde olmayanlar ormanları yakıyor diye ormanlara girmelerini yasaklamış! Ne kadar talihsiz bir açıklama! Biz hasta yakınlarını yaralayan ve çok üzen bir yasak. Ne yazık ki şizofreni hastaları ne ormanları yakıp gece kondu yapmışlardır, ne lüks oteller inşa etmişlerdir ne de parselleyip satmışlardır! Rant sahipleri geçmiş dönemlerde ormanları yok etmişlerdir! Ormanları yakanlar çoğunlukla sağlıklı insanlar... Yine de yanan ormanların maliyetini ne yazık ki bu masum kendini savunamayan insanlara çıkarıyorlar. Ve ormanlar yasaklanıyor! İnşallah sayın yetkililer tüm ormanlarımıza pskiyatrist koyar da rant sahibi, çıkarcı ruh ve akıl hastaları belli olur. Demek ki toplum olarak insan sağlığı konusunda çok cahiliz. Çok duyarsız bir toplum olduk. İnşallah bundan sonra insana, özellikle sağlığa daha çok önem veririz. Daha çok Serdar'lar, Mehmet'ler, Ali'ler, Sevgi'ler, Leyla'lar sosyalleşir; hayata ve topluma kazandırılır. Yine de bizlere tek yardımcı olan doktorlarımız... Bu kadar yoğun işlerine, çalışma koşullarının zorluğuna rağmen evlatlarımızı, yakınlarımızı, insan üstü gayretle özveriyle iyileştirmeye topluma ve bize kazandırmaya çalışan bizlere destek olan doktorlarımız.. Sağ olsun, var olsunlar; 'adsız kahramanlar' onlar.. Bir anne şevkati ve sevgisiyle yakınlarımıza destek olan, sabırla tedavilerine yardımcı olan 'hemşirelerimiz'. Oğlum ve ben sizlere minnettarız. Sizler hasta yakınlarımızın ızdıraplarını, ailelerin çaresizliğini yakından görüp destek oldunuz. Bizleri siz teselli edip moral verdiniz. Sizlere hastalar ve aileleri adına sonsuz teşekkürler. Hastanelerimizin değerli profesörleri , doktorları, hemşireleri, tüm çalışanları. Bizlere gösterdiğiniz ilgi için, hasta yakınlarımıza gösterdiğiniz sabır ve sevgi için, sizlere binlerce teşekkürler. Allah hepinizden razı olsun...​ BENİM SAVAŞIM NE İÇİN Belki benim oğlum şanslıydı. Ben ve ailem hastalığın bilincindeydik. Ona yardımcı olmaya çalışıyorduk. Babasının sosyal güvencesinden yararlanıyordu. Benim savaşım hiç sosyal güvencesi olmayan insanlar için... Ailesini kaybetmiş, yalnız yaşayan ve sahipsiz şizofreniler için... Tek başına hayatını idameye çalışan, ilacını bile zor alabilen şizofreni hastalar için... Tedaviye götürülmeyen, odasına kapanan insanlar için... Şizofreni gibi ağır bir hastalıkla bir de toplumun damgalamasıyla mücadele eden insanlar için... Onca yıl hastalıkla mücadele edip, sonunda iyileşip, fakat cebinde bir simit parası olmayan insanlar için... Bazılarının, ailesi ve toplum tarafından dışlanıp damgalanmaması için... Bu ülkenin evlatları, bu ülkenin vatandaşları olmalarına rağmen, ne yazık ki, bu ülkede yabancıymış gibi muamele görüp, dışlanan insanlar için... Cennet gibi ülkemizin hiçbir nimetinden yararlanamayan insanlar için... Onlar için... Tek lüksleri çay ve sigara olan insanlar için... Masum ve tek suçları insan ve hasta olan insanlar için... Derneğe sabah onbirde gelip, akşama kadar oturan, burayı seven, umut kapısı bilen ve bunun için bazen aç oturan insanlar için... Benim savaşım nice Serdar'lar ve nice şizofreniler için... Canım oğlum Serdar; sana çok teşekkür ederim. Senin gibi bir evladım olduğu için çok mutluyum. Senin hastalığın, bana hiç bilmediğim bir dünyanın kapılarını açtı ve bu masum, suçsuz ve acılı insanları tanıdım. Sen hastalanmasaydın, kim bilir belki ben de bu hastalığa duyarsız ve ön yargılı davranırdım. Bu nedenle sana müteşekkirim. Ben bir anne olarak, bir insan olarak, tüm şizofreni hastalarından insanlık adına ve kendi adıma özür diliyorum. Sizleri hiç de haketmediğiniz halde damgaladığımız için... Çığlık içimde düğüm / Çığlık gözümde yaş / Bekle beni çocuğum / Yeni bir dünya için verdiğim savaş. Kitabımın yayınlanabilmesinde aracı olan pfizer ilaç firmasına ve çalışanlarına katkılarından dolayı çok teşekkürler.​
·
225 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.