Gönderi

Çam süslemek Türk adetidir ( Nardugan ) Dünyaca ünlü Sümerolog ve tarihçi, Dr. Muazzez İlmiye Çığ açıklaması Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Noel adeti kabul edilen çam süslemeyle ilgili olarak çarpıcı açıklamalar yaptı. Kabul edilenin aksine çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu söyleyen dünyaca ünlü Sümerolog Çığ, bu adeti Avrupa’ya Türklerin aktardığını anlattı. Muazzez İlmiye Çığ, tarihi değiştirecek keşfi şöyle anlattı: “Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu hayat ağacı. Sümerlerde de var. Bir ucunda göktanrısı duruyor. Türklerde güneş kutsal ama tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık’ta güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlayacak. Günler uzamaya başlayacak. Türklerin göktanrısı gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa halinde. 22 Aralık’ta gün geceyi yeniyor. Bunu “Yeniden doğuş bayramı” Türkler kutluyorlarmış. Türkistan’da bir ağaç varmış, akçam, ve bu akçam başka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da ertesi sene için Tanrı’dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdela koyuyorlar. O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet Türkler yoluyla Avrupa’ya geçti. Konunun Noel’le alakası yok. İznik Konsili’nde pagan adeti görülen bu adeti İsa’nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu adet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yy’da Almanya’da başlıyor, daha sonra Fransa’ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor.” ÇAM BAYRAMI Altay’daki çamlar, her zaman, şaşılacak kadar güzeldiler. Oklar gibi düzgün. Çam, eskiden Türklerde mukaddes ağaç sayılırdı. Onu eve “alırlardı”. Onun şerefine, daha üç-dört bin yıl önce, insanların putlara tapındıkları zamanlarda, bayramlar düzenlediler. Bayram, ilkin Dünyâ’nın merkezinde, tanrıların ve ruhların dinlendikleri yerde yaşayan Yer-su’ya adanırdı. Yer-su’nun yanında, gür beyaz sakallı bir ihtiyar olan Ülgen bulunurdu. İnsanlar, onu dâimâ, zengin kırmızı kaftan içinde gördüler. Ülgen, aydınlık ruhların reisi idi. O, altın kapıları olan altın yer-altı sarayında, altın bir taht üzerinde oturmaktaydı. Güneş ve ay, ona itaat ederlerdi. Çam bayramı, kışın en soğuk zamanında, karakışta, 25 Aralık’ta yapılırdı. O zaman, gün geceye gâlip gelirdi. Ve güneş, toprak üzerinde biraz daha uzun süre kalırdı. İnsanlar, Ülgen’e duâ ederler, güneşin dönüşü için ona teşekkür ederlerdi. Duâların işitilmesi için Ülgen’in sevgili ağacı olan çam süslerlerdi. Onu eve getirirler, dallarına parlak kurdelalar bağlarlar, yanına hediyeler yığarlardı. Bütün gece, güneşin karanlığa gâlibiyeti hâdisesi dolayısıyla eğlenirlerdi. Bütün gece “Koraçun, Koraçun” diye bağırırlardı. Böylece bayramı “Koraçun” diye adlandırdılar; bu söz, eski Türklerin dilinde, “azalsın” mânâsına geliyordu… Yâni, gece azalsın, gündüz artsın. Çamın etrâfında sabaha kadar “inderbay” adı verilen bir halka (dâirevî) oyunu oynarlardı: insanlar, güneşi sembolize eden dâireye katılırlardı. Böylece, semâvî ışık vereni (güneşi) geri dönmeye çağırırlardı. Herkes, en mahrem dileğin, esrârengiz bu gecede, değişmeden gerçekleşeceğine inanırdı. Gerçekten de, Ülgen, bir kere olsun red cevâbı vermedi, hayatta bir kere olsun mahcup etmedi: Bayramdan sonra gece dâimâ kısaldı; kızıl güneş ise, hep, gökyüzünde daha uzun, daha uzun süre kaldı. Çam, “Ülgen’in ağacı” diye adlandırıldı. O, tanrıların ve ruhların yer-altı dünyâsı ile insanların dünyâsını birbirine bağlardı. Çam, ok gibi, yukarıya, gökyüzüne çıkan yolu gösteriyordu… Rusça’daki “daroga”(yol), “put’ (yol) mânâsına gelen Türkçe “yol” kelimesi buradan (çamın adından= yol’-yolka) geliyor. İşte ağacın adının geldiği yer! Bunca yüzyıl geçti, ama eski bir bayram unutulmadı. Yeni yıl ağacı (çam) bayramı, bugün herkesin mâlumu! Ülgen, gerçekten, yeni bir ad –Ayaz Ata– aldı; fakat onun bayramdaki rolü ve kıyâfeti aynen kaldı. Eskiden olduğu gibi, çamların çevresinde halka oyunu oynuyorlar. Kimse, konunun farkında değil… Bu arada, kaftan, şapka, kuşak, deri çizme yâni Ayaz Ata’nın kıyâfeti de eski Türklerin gardırobundan. Onlar, tıpatıp böyle bir kıyâfet içinde dolaşıyorlardı. Arkeologlar, bunun doğruluğunu mükemmel bir şekilde ispat ettiler. Ülgen, efsânelerin söyledikleri gibi, bâzan kılık değiştirirdi. O zaman Erlik adını alırdı. Bununla birlikte, Erlik’in Ülgen’in kardeşi olması mümkündür… Şimdi gerçeklerin iç yüzünü öğrenmek güç; bunca yüz yıl geçti. Gâlibâ, bu o kadar da mühim değil. Çok daha mühim başka bir şey var… Eski Türklerde Ülgen ve Erlik, iyiliği ve kötülüğü, ışığı ve karanlığı temsil ediyorlardı. Onun için, 25 Aralık’ta, bütün insanlar, hattâ en kötüler bile, iyi ve cömert olmaktaydılar. Bu târihte, Erlik, kötülük sembolüdür. O, bu gün torba içinde hediyeler getirirdi. Çocuklar da onu ararlardı. Onlar, şarkılarla dolaşırlar, tekerlemeler söylerlerdi. (Türkçe “kolyad” sözü, kelimesi kelimesine şöyle çevriliyor: “mutluluk, saadet dileme”.) Kaynak: ilk-kursun.com/haber/246327/ca...
·
35 views
Emel G. okurunun profil resmi
Arkadaslar yaziyi okudunuz mu? Belli temellere dayandirilarak yapilmis bir arastirmadan bahsediyor. Yani elestirebilirsiniz, katilmayabilirsiniz ama tum arastirmayi varsayimlariniza dayanarak kaldirip cope atmaniz biraz haksizlik olmuyor mu? Ustelik arastirma gayet de mantikli. Ayrica tum insanlar ayni atadan, tum dinler ayni kokenden gelmiyor mu? Benzerlikler olmasi neden bu kadar olagan disi geliyor?
Bu yorum görüntülenemiyor
Irish okurunun profil resmi
Tuvalet adabını bizden öğrenenler var daha önce kovalarla camdan aşağı atan bir millet eğlence niyetine "pagan" teşvikiyle ilham almış olabilirler. Araştırma olarak gayet iyi geldi bana, Türk kültürüne uyan birçok açıklama var. Değerlerimizi öğrenip de sahip çıkmamız gerekir ama Tansu Hanım'a katılıyorum kalıpları kırmak zor.
Emel G. okurunun profil resmi
Kulturumuzdeki dilek agacini dusununce baya mantikli geliyor. Yalniz ekinoks tarihleri ne zaman hesaplanmis/kesfedilmis onu bir kontrol etmek lazim.
Bu yorum görüntülenemiyor
mukavvadan adam okurunun profil resmi
Ağaç süslemek Türk adeti İlmiye çiğ araştırmis inanırım . Yılbaşına binaen yapılıyorsa yilbasinin bizle alakası ne ?yok bunu caput bağlamaya getirmeye kalkarsak, totem inancının hurafeler le alakası ne. modern dünya ve seküler yaşam bizi kontrol ediyor diyelim.
Emel G. okurunun profil resmi
Kurban bayrami bir Turk gelenegi mi? Kurban bayrami ile agac suslemeyi siz bir tutuyorsaniz ben burada bosuna konusuyorum demektir sevgli Irem. Sevgili Emine baska adetlerimizi almadiklarini nerden biliyorsun, karsilastirmali bir literatur taramasi falan mi yaptiniz? Haydi baska adetleri almadilar diyelim, illa hepsini alacaklar diye bir sart mi var? Size cok basit bir ornek vereyim, David ile Davut, Mary ile Meryem ayni kokenden gelen geleneksel isimlerdir ve bu ornekleri kolayca cogaltmak mumkundur. "Ağaç süslemek Türk adeti miladi yılbaşı da Türk takvimi zaten" gece gece beni baya guldurdun sevgili ranuna, tesekkurler :)
mukavvadan adam okurunun profil resmi
Miladi takvimin tarihini anlatacak miyim şimdi olamaz Emel hanim takvimleri ilkokul kaçıncı sınıfta öğreniyoruz
mukavvadan adam okurunun profil resmi
İlla da Ağaç suslemeyi alırlar nedense
mukavvadan adam okurunun profil resmi
arap adeti olsaydı, hemen bırakır uygarlık dışı kabul edip gerisin geriye ileri batıya batıya! diyerekten arkaya bakmamayı bile kendilerine utanç vesilesi kabul ederlerdi.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.