Gönderi

Önsöz
İstanbul'da bir yayınevinin Bizanslı Yunanların rüyaları üzerine bir çalışma yayımlaması garip görünebilir ancak MS 9. ila 15. yüzyıllar arasında bu topraklarda yaşayan biri için bu hiç de şaşırtıcı değildi. Bu yüzyıllar boyunca Anadolu'daki Bizanslı Yunanlar ve Müslümanlar dudak uçuklatacak düzeyde fikir ve kaynak alışverişinde bulunuyorlardı. MS 8. yüzyıl itibarıyla Bizans İmparatorluğu'ndaki neredeyse bütün seküler (dini olmayan) Yunanca kitaplar Arapçaya çevrildi. Abbasi halifeliğindeki kâtipler ve âlimler bulabildikleri ne varsa kopyalayıp çevirdiler. Bu geniş çaplı çeviri projesinin esas amacı İslam'ı yaymak için bu metinleri kullanmaktı. MS 9. ve 10. yüzyıllarda metinlerinin Arap âlimler tarafından çevrildiğine tanıklık eden Bizanslı yazarlar, Arapça metinleri Yunancaya çevirmeye başladılar. Sonuç olarak Yakındoğu, özellikle de Bizans ve İslam medeniyetleri arasındaki sınırlar kültürel bir alışveriş merkezine dönüştü. Bizanslılar rüyalar ve yorumlarıyla son derece ilgiliydiler ancak konuya dair klasik Yunan metinlerini okuduklarında pagan, ahlakdışı görülebilecek ve müstehcen içerik karşısında dehşete düştüler. Diğer yandan Arapça metinler bunlardan çok farklıydı. Araplar çoktan şaşılacak düzeyde tabirname yayımlamışlardı —erken İslam döneminden iki yüzün üzerinde rüyalar hakkında metin biliniyor. Daha da önemlisi metinler tektanrılı bir bakış açısını, etik ve ahlaki açıdan Bizans'la birçok ortak noktayı yansıtıyordu. Arap topraklarında ya da iki imparatorluğun sınırlarında yaşayan Hıristiyanlar Arapların bu zengin rüya geleneğini çevirmeye giriştiler. Bu kitaptaki rüya tabirnamelerinin yazarları kendi tabirnamelerini kaleme almaya başladıkları zaman, dinin ve kültürün süzgecinden geçmiş, Bizans din ve kültürüne Antik Yunan'ın sekülerlik ve paganlığından çok daha yakın olan, bu çevrilmiş Arapça rüya metinlerine başvurmayı ihmal etmediler. Sonuç olarak Bizanslıların ortaya koyduğu bu tabirnameler, fikirlerin ve kültürlerin özgürce değiş tokuş edildiği bir dönemde, Anadolu'nun merkezinde yaşayan Yunan yazarların çevirdiği, erken dönem ve ortaçağ Arapça rüya metinlerinden yararlanarak oluşturulmuştur. Bizanslı tabirname yazarları —bu çalışmada açıkça görüleceği üzere— ellerindeki kaynakları Hıristiyanlaştırmışlardır, ancak Abbasi topraklarında ve Selçuklu devletinin sınırlarında yaşamış büyük Müslüman yazarlara olan borçları gözden kaçırılmamalı. Steven M. Oberhelman
Sayfa 7 - Yapı Kredi yayınları
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.