Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sabırlı Salih (Hikâye) Sokaklarda bir çığlık yükseliyordu yağan yağmura galebe çalarcasına, mahalle aralarında sert sert bağıran bir ses vardı. -Salih Salih yapma! Diyordu bir kişi, -Ne olur Salih at elinde ki bıçağı! -Öldüreceğim hepinizi abi başta seni öldüreceğim hepinizden nefret ediyorum! -Ne oldu niye toplandınız yine Salih’in hasta sinir hastası olduğunu bilmiyor musunuz? Dedi abisi mahalleliye! Mahalleli dağıldı Salih bağırıyor ve sinirden ağlıyordu! Salih aşırı derecede bir sinir hastası idi küçük yaştan beri tedavi görüyordu yaşı yirmiye ulaşmasına rağmen sinirleri hiç geçmiyor günden güne daha kötüye gidiyor ailesine saldırıyor, abisine bıçak bile çekiyordu o dereceye gelmişti. -Annesi Salih için her namazda dua ediyor Allah’ım çocuğuma yardım et diyordu. -Salih bunalım içindeydi bazen saclarını yoluyor, bazen bağırıyor, bazen de ailesine zarar veriyordu. -Hiçbir arkadaşı yoktu yalnızdı bir cep telefonu vardı, cepten facebook’a girer sinir dolu yorumlar yazardı çoğu kez, hep Salih’i dışlarlar sayfadan atarlardı. Çünkü bilemezlerdi içinde bulunduğu ruh halini. Salih kendince ütopyalar oluşturuyor içinde bulunduğu çocukluğundan beri bu hastalığından kurtulmanın çarelerini arıyordu. Annesi arkadaş edinmesi için birçok kez mahallede ki gençlere , —Salih’le arkadaş olun onu ziyaret edin ne olur oğlum diyor ve bunu söylerken gözyaşı döküyordu vefakâr anası. Oğlunun bu hali onu tedirgin ediyor mahallenin genç geçinen jöle saçlı diken saçlı küpeli erkekleri de Teyze senin oğlun deli sinir hastası bizim arkadaşımız olamaz diyorlardı kendi deliliklerine gidişatlarına bakmadan. Eğer bunları Salih duysa o çocukları sinirle pataklar ya da döverdi sinirli de olsa Az buçuk anasına saygısı vardı ona karşı kendini tutuyor. BAŞKASINA tahammül edemiyordu. Zira gençlik artık bozulmuş kafe ye oyun merkezlerine gider olmuş sigara ellerde acayip kıyafetler içinde Amerika’nın holigan takımına dönmüştü,. Müslüman gençlik Müslümanca bir hayat değil Batı medeniyeti tesiri altında yetişen bir köle haline gelmişti. Artık camiler 50 yaş üzeri insanların yeri olmuş genç yok olmuştu. ……… Salih’in annesi birde cami hocasına gitmeye karar vermiş durumu anlatmış arkadaşı olmadığını ve oğlunun zor günler geçirdiğini söylemiş ona bir arkadaş bulması için Hoca’dan yardım istemişti. Hoca’da cami cemaatinden Mustafa adlı Salih’in yaşlarında bir genci anlatmış Salih’in annesine , annesi de bu duruma sevinmiş namaz vakti sıralarıymış… -Mustafa’nın işi olmazsa bu saatte gelir. Hah bak geliyor teyzeciğim namazı kılalım bir konuş istersen! -Tamam, oğlum bekliyorum bende üst katta bayanlara ait yerde namazı eda edeyim. Namaz bitmiş herkes namazdan çıkmış cami hocası ve Mustafa muhabbet ederek cami kapısından çıkmışlar Salih’in annesi de arkalarından çıkmış. -Hoca: Mustafa, Teyze bu mahalleden seninle konuşmak istiyormuş mühim bir mevzu varmış. -Buyur teyzeciğim nedir mevzu dinliyorum sizi -Oğul benim senin yaslarda bir oğlum var sinir hastası her yere gitti her doktora gitti bir arkadaşı dahi yok sinirli deli diye yanına kimse yaklaşmadı herkes bıraktı gitti. Ona arkadaş olmanı istiyorum diyor ve gözyaşlarını o beyaz başörtülü nur yüzlü 55 yaşında olan anne, gözyaşlarını yazmasının ucuyla siliyor ve anlatıyordu. Bakırköy akıl ve sinir hastalıklarında yattığından tut her şeyi anlatmıştı, annesi Mustafa’ya. Mustafa şöyle dedi: -Teyzeciğim merak etme ben şu karşı mahalleden geliyorum Salih’e arkadaş olacağım bana adresi ver yarın geleyim. Dedi ve teyzeden izin isteyerek ayrıldı. ….. -tık tık tık! -Kim o ?. -Benim teyze Dün konuşmuştuk, Mustafa. -Tamam, oğlum geç içeri. -Anne kim o deli kapıyı kıracak gibi vuruyor!!! Kim o diyorum ses versene !!! -Kimse değil Salih karşı mahalleden bir genç senin namaza gelmediğini kocaman adam olduğunu duymuş öyle gelmiş yani seni namaza çağırmaya gelmiş. -Gelsin içeri de görelim bakalım bu hocayı!!! Hah hah… -Selam aleyküm Salih kardeşim Ben Mustafa Karşı mahalleden seni görmek istedim zira ev yakın ama namazda göremiyorum seni hastasındır belki diye merak ettim ziyaretine geldim. Mustafa, Hatice teyzenin göz kapaklarını hafifçe aşağıya doğru tatlı bir şekilde kapattığını gördü devam et işareti mahiyetinde. -Tamam, tamam uzatma Mustafa Efendi zahmet etmişsin işte kapı orda güle güle hadi kış kış. -Sen şu kitabı al Salih oku olur mu? Bak bu kitapta Allah’ın kullarını çok sevdiği onun yolunda gidenlerin cennete gideceği yazıyor. Belki için açılır sen zaten iyisin maşallah maşallah sıhhat açısından yakışıklı ve dinç görünüyorsun her halinden iyi biri olduğun anlaşılıyor. -Sana ne halimden he vaaz bitti efendi hadi naş naş.. – Aaa oğlum Salih misafir çocuk seni görmeye gelmiş bak ne güzel ilk defa senin yaşında ve seni görmeye gelen bir arkadaş sen ise onu kovuyorsun. Bir çay içmeden göndermem bu genci. -İyi be iyi…  Ne haliniz varsa görün diğer gelen gençleri de gördük bana deli diyenden tut sanki ben öcü imişim gibi koltuğun en ucuna oturup kalkışa hazır bir tayyare gibi tedirgin konuşan hot dediğim anda çekip kaçıp giden insanlar gibidir buda. -Salih Bey ben Müslüman’ım elhamdülillah sabır bizim dinimizin emridir. Düşen kişiye yardım etmek güzel sözler ile muamele dinimizin emridir. Biz sizi kırmak için değil Allah’ın rızasını gözetmek için geldik, O bizden Razi olur belki bu rızaya sizin sayenizde ulaşırız diye geldik, sizin gibi Müslüman gençler ile arkadaş kardeş olmak isterim sizin güzel sözlerinizden faydalanmak isterim. Anneniz sizin ne kadar iyi biri olduğunuzu anlattı sadece biraz sesinizi yüksek tutuyormuşsunuz hem bakın anneniz sizi çok seviyor. -Salih ilk defa böyle güzel sözler işitti bu Mustafa kim nereden geldi bu diye düşündü ve pür dikkat onu dinliyordu… İlk defa sinirden eser kalmamış yumuşamış muhabbetten emin olmak için, Mustafa’yı bazen azarlıyor bazen üzerine yürüyor ama Mustafa bunlara sabır ile karşılık veriyor onu asla ve asla üzmek istemiyordu. Aradan haftalar geçmiş olmasına rağmen Salih biraz sinirden uzak dini kitaplara kendini vermiş bir insan oluvermişti senelerdir. Doktorun yapamadığı tedaviyi Mustafa yapmıştı ona… Mustafa ahlaken çok düzgün efendi kendini İslami konularda yetiştirmeye çalışan sürekli kitap okuyan siyah saçlı 175 cm boyunda kahverengi gözlü saçları hafif dalgalı ve gömleğinin üzerinde örme yakasız süveter üzerinde bir palto gülünce dişleri gözüken okumayı seven yüzünde gamzesi olan nurani bir yüze sahip Allah ve Resul’üne kendini adayan üniv okuyan karakteri oturmuş bir gençti. …. Aradan bir ay geçmiş tüm zorluklara rağmen kargaşa ve Salih’in bazen sinirli davranışlarına rağmen sohbetler güzel geçiyor Salih’te artık namaza geliyor ve bu zaman içinde Mustafa ile kan can Müslüman’a yakışan bir kardeş olmuşlardı… Salih almadığı huzuru İslam’da bulmuştu artık nerede bir dini sağlam kaynaklı bir kitap görse okuyor Mustafa ile heyecanlı heyecanlı paylaşıyor bazen kızıyor ve gülümsüyor tabi doktorun verdiği ilaçları da kullanıyor.. Mustafa’ya Salih’in annesi dua ediyor ikinci oğlum diyordu. Mustafa’nın annesi ile tanışmış oğlunun ne kadar mükemmel bir karakteri olduğunu annesine anlatmıştı. Artık Mustafa ile geziyorlar parklara gidiyorlar ellerinden kitap düşmüyor her yerde ilim konuşuyorlardı. BAZEN oluyor, Salih başı örtülü, erkekler ile parkta oturan tesettür değil kıyafeti tarz olan kızları görünce deliye dönüyor. -Tutma Mustafa beni öldüreceğim bunları bu dine zarar veren kişileri ne olur bırak Allah aşkına bırak… Diye bağırıyor Parka doğru bağırıyor Salih: Kaçmayın lan kaçmayın beni sinir hastası eden sizsiniz lan siz,  diyor ve sinir hastalarında olduğu gibi ağlıyor ve etrafa bağırıyor herkes ona hayretle bakıyor Mustafa Onu zorla tutuyor. Ve Sakin ol kardeşim Salih Sakin ol Bilirsin ki anlattığım hadisi Şeriflere ayetlere bir göz at.  Bak bu kitabın 50. Sayfasında da var öfke şeytandandır yazıyor sen şeytani güldüren olma Sen Allah Ve Resulünün ümmetisin hadi otur bu hadisi Şerif’in devamında öfkelenen kişinin ayakta iken oturmasını, öfkesi geçmiyorsa abdest almasını, oturuyor ise kalkıp orayı terk etmesini yazıyor. Hadi Salih Sen neler anlattın hadi kardeşim hadi otur… -Tamam, Mustafa oturuyorum sırf şeytani güldürmemek için oturuyorum ve artık bu hadisi şerifi dikkate alıyorum. -Hah şöyle bak bu kitabın 122. Sayfasında demin gördüğün kişileri yazıyor tesettürü sus sanan Allah için değil nefsi için örtüyü kurban eden kişileri Anlatıyor Peygamber efendimiz, aynen okuyorum bak. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Ömrün biraz uzarsa ellerinde sığırkuyruğu gibi bir şeyler taşıyan birtakım insanları çok geçmeden göreceksin. Onlar Allah’ın gadabına uğrayarak sabaha ererler, Allah’ın nefretine uğrayarak akşama ererler.” Resulullah bir başka rivayette de: “Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığırkuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar, giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah’a itaatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Hâlbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur” buyurdular. Ravi :Ebu Hüreyre Kaynak :Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128) BU Hadisi Şerif her şeyi anlatıyor Onlar Cennetin Kokusundan Mahrum kalacak bırak cennete girmeyi asla ve asla kokusunu duyamayacaklar tövbe edip pişman olanlar hariç bu hadisi Şerif Kütübü Siteden alma sahih bir kaynaktır yukarıda kaynağı verilmiş Müslim ‘de geçer başka bir hadisi Şerif kitabı olan Ebu Davut ve İbni Hibban’ın kitaplarında da  bu hadisi şeriflere yer vermiştir. Sen üzme kendini Kardeşim onların gözleri kör olmuş görmüyorlar sokaklar da öyle biliyorsun ama sakin olmak Müslüman’ın kimliğidir Salih .. Bu kimliği kaybedersen Kimliksiz yaşarsın kimliksiz yaşayan insanın nereye bağlı olduğu kim olduğu belli değildir. Ona deli de derler sinirli de ama sessiz ve sakin olursan bak işte bu Müslüman derler. BU KIMLIĞI KORU ÇÜNKÜ SEN MÜSLÜMANSIN… -ALLAH senden razı olsun Mustafa bana hakikati gösterdin anlattın bana yap demedin birlikte yapalım birlikte gidelim dedin. Ben demedin hiçbir zaman biz dedin Annem ve Cami hocasından razı olsun Allah…  Sen gelmeden önce neredeyse abimi sinirden öldürecektim Şimdi öyle mutluyum ki Senin gibi din kardeşim var. Salih ve Mustafa gözyaşları ile bir birilerine sarıldılar. Hadi hava kararıyor herkes evine dedi Mustafa bir yandan gözyaşlarını siliyor bir yandan Salih’in düşünceli haline bakıyordu. Salih artık can sıkmak yok oldu mu can dostum can kardeşim… Al şu flaş belleği içinde güzel şeyler var bunu evde dinle… ….. Herkes evine varmıştı Salih mp3’e Mustafa’nın verdiği şeyleri atmış dinliyordu. SEYTANIN HILELERI evliya radyo tiyatroları dini bilgiler, Peygamber Efendimiz ‘in hayatı vs. hepsi huzur verici bilgiler ve düşündürücü şeylerdi. Dudaklarından şu söz döküldü Aşk içinde Allah olunca dost oluyor arkadaş oluyor insana öfke de kalmıyor sinir de ALLAH’IM SANA ŞÜKÜRLER OLSUN …. …. Aradan 2 yıl geçmiş Mustafa ve Salih sıkı bir dost olmuş Salih düzelmiş camiye birlikte gidiyorlar her akşam evde sohbet ediyorlar ve bir amaç etrafında tavaf ediyorlar ALLAH RIZASI…. TABI YA ALLAH RIZASI NE PARA NE PUL SİNİR BILE BU RIZA ILE YUMUŞAK BIR PAMUK OLUYOR…. Artık onlar düzeldi Ya siz değerli okuyucular siz hala Allah’ın emirlerine sinirlenip namaz kılmıyor musunuz? Haşa! Haşa! ASİ GELMEK DEĞIL MI BUNLAR AÇIK GEZMEK NAMAZ KILMAMAK IBADETLERDE GEVSEK DAVRANMAK. Siniriniz kime sizi koruyan kollayan rahmet meleklerine mi? Yoksa kiramen katibin meleklerine mi?? Kurana mı siniriniz, hadisi şerife mi??? Bence hiçbirine değil siniriniz kendinize … NEFSİNİZİN SÖZÜNÜ DİNLİYORSUNUZDA ALLAHU EKBER DİYEN MÜEZZİNE KULAK VERMİYORSUNUZ… HAYDİ, SİNİRLERDEN SIYRILIP TÖVBE ETMEYE SECDEYE VE SEMAYA… SABIRA… ŞEFKATE… MERHAMETE… SABRI AYET VE HADİSİ ŞERİFLERLE BELİRTELİM Kİ PEKİŞSİN… Kur’an-ı kerimde sabrın önemi çok âyette bildiriliyor. Üç âyet meali şöyledir: (Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilir.) [Zümer 10] (Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin. Allahü teâlâ elbette sabredenlerle beraberdir.) [Bakara 153] (Ey Resulüm, kâfirlerin eziyetlerine, ülülazm Peygamberler gibi sabret!) [Ahkaf 35] Sabır hakkında hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir: (İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.)[Deylemi] (Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi] (Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allahü teâlâ sever.) [Hakim] (Allahü teâlâ, sabredeni sever.) [Taberani] (En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi] (En şiddetli bela sabrın az olmasıdır.) [Deylemi] (Yeminle söylüyorum, uğradığı zulme sabredenin Allahü teâlâ şerefini arttırır.) [Taberani] (Geçim sıkıntısına sabredeni Allahü teâlâ Firdevs Cennetine koyar.) [Ebuşşeyh] (Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun.) [Deylemi] (İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider.) [Hatib](Müminin silahı sabır ve duadır.) [Deylemi] (Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın.)[Taberani] Yazan: Mustafa Kuş
·
283 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.